İşte, bu Büyük Türk Aşiretinin, gönülden, çelik bir disiplin içinde hareketle, yeniden derlenip, toplanması ve tarih de olduğu gibi, büyük bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmesi yolunda, önemli bir adım atılmıştır. Bu önemli adım atılırken, her şeyden önce, bu kutsi davanın, felsefesinin yapılması gerekmektedir. Önce hareketin felsefesi; ancak ondan sonra strateji ve hareket (aksiyon)… Bu itibarla, bu hareketin(aksiyon), felsefesi, felsefi temelleri kurularak, ortaya konacak, işte ondan sonradır ki, hareket( aksiyon) bu felsefi temel üzerinde organize olarak, yükselip, yüceleşecektir!
Yukarda ki, ilk paragrafta:
I.) Varsakların, kim ve ne olduğu hususunda, kısa bir açıklama yapılmıştır.
2.) Bu ilk paragrafın ardından da, VARSAKLARIN derlenip, toplanması yolunda önemli bir adım atıldığından bahsedilmiştir.
Pekiyi, yukarda atıldığı ilan edilen, bu kararlı idealist adım nedir? Diye sorulacak olursa, buna ne cevap verilecektir?
Buna verilecek cevap,yavaş, yavaşta olsa, Türkiyenin kimi yerlerinde kurularak,hizmete geçen, (Varsaklar dayanışma, yardımlaşma ve kültür dernekleri), zaman, zaman yapılan varsak şölenleri ve değişik nitelikte sahaya çıkan varsak kıpırdanış ve hareketleri ile; bizatihi (VARSAK TÜRKLERİ) adı ile yayım hayatına giren ve birtakım evrensel görüşleri ile, DÜNYA üzerine dağılmış VARSAK TÜRKLERİ ile, topyekun BÜTÜN TÜRKLERE, DAHASI BÜTÜN İNSANLIĞA hitap edecek olan ve nerede TÜRK ve dahası nerede İNSAN varsa orada dağıtımı yapılacak ve oraya ulaşacak olan, işte bu gazetedir! Bu gazete ile, her şeyden önce, hareketin felsefesi ortaya konacak ve bu felsefenin izah ve tanımını da, VARSAK TÜRKLERİ adlı, işte bu gazete yerine getirecektir.
Evet, yukarda ortaya konan amaç doğrultusunda atıldığı açıklanan bu önemli adımın, değişik bir tanımla, bu insanlık adımının bizatihi, ta kendisi, VARSAK TÜRKLERİ ADLI BU GAZETEDİR.
BU HAREKET (aksiyon), gücünü, DOĞRU ve İYİ olduğu ve öyle kaldığı müddetçe, KAİNATIN MUTLAK HAKİMİ VE SONSUZ YÜCE ALLAH tan alacak olup; her şeyden önce,
Sayfa:2.
SEVGİ,SAYGI, TEVAZU,SAMİMİYET VE YÜKSEK İSLAM AHLAK VE İNANCIYLA MÜCEHHEZ, KARARLI, İDEALİST BİR HAREKETTİR!
Bu itibarla, inşallah bu idealist hareketle, büyük bir talihsizlik ve kem bir kaderle; 2. Beyazıt zamanında yerlerinden sökülüp, kafileler halinde, yola çıkartılarak, tüm İmparatorluk topraklarına dağıtılan ve o günden sonra, mevcut siyasi, ekonomik ve efsanevi savaş gücünü kaybeden ve henüz, o eski efsanevi gücünü kazanamayan, tarihin bu en cesur, mert ve yardımsever VARSAK TÜRK AŞİRETİ, evrensel bir inanç ve felsefe temeli üzerinde, tekrar bir araya getirilip, birbirleri ile tanıştırılıp, kaynaştırılacak ve yukarda belirtildiği üzere, yine tarihte olduğu gibi birbirleriyle kenetlenerek, o eski büyük hatır ve efsanevi gücüne kavuşacak; ve yine örnek, bir akraba topluluğu ve büyük bir Türk Aşireti olarak, tarihte ki, o müstesna yerini alacaktır!
Yukarıda tanımı yapılan misyon (kutsal görev), yerine getirilirken, bunun yanında bu gazete ile, tüm TÜRK DÜNYASINA ve dahası TÜM İNSANLIĞA, gerçek, yeni bir evrensel felsefenin de, sunum ve tanıtımı yapılacaktır. Çıkar,yalan ve riya dolu, fani, sonlu bu hayatla; yalan ve riyanın olmadığı, gerçek, sonsuz öteki hayat arasında kıyas, tasvir, tanım ve tercihin yapıldığı, insanı ebedi kurtuluş ve mutluluğa götürecek, evrensel bir inanç ve felsefenin sunum ve tanıtımı…
(VARSAK TÜRKLERİ GAZETESİ, bu vasfı ile de, şecaat, samimiyet, dürüstlük, sevgi, saygı, erdem ve evrensel bir İslam ahlak ve inanç temeli üzerine kurulu tartışmaya açık, işte bu inanç ve felsefenin de sözcülüğünü yapacaktır.
Ve acı, kem bir tarihi kaderle, birbirinden ayrı düşmüş ve devlet tarafından da, sürgün edildikleri topraklarda kendi haline terk edilmiş sahipsiz ve yer, yer fakru zaruret içinde bir hayat süren, geleneklerine bağlı, bu cesur, mert ve yiğit akraba topluluğu şayet, yukarda önem ve ısrarla vurgulandığı üzere ÇIKAR, MAKAM VE MEVKİİ DÜŞÜNCESİNDEN UZAK, BU İDEALİST ÇAĞRIYA CEVAP VEREREK; gönülden, çelik bir disiplin içinde bir araya gelip, birbirleri ile kenetlenip, aralarında güçlü bir birlik kurmaya muvaffak olursa; (Ki, inşallah buna muvaffak olacaktır!), şuna şüphe olmasın ki, beş yüz yıldır mahrum olduğu, o eski efsanevi gücüne tekrar kavuşacak ve bu büyük birlikle birlikte, varsak kardeşlerimizin her türlü sosyal, siyasal ve ekonomik tüm problemleri bir, bir tespit edilip, bu problemlere süratle çözüm ve çare bulunacak; böylelikle kendi kaderine terk edilip, elverişsiz şartlar içinde sahipsiz bırakılmış, bu yiğit Türk aşiretinin kem talihi yenilerek, tersine dönecektir!
Kurulacak bu büyük Varsak Türk birliği ile, VARSAK TÜRKLERİ mutlaka ve mutlaka layık olduğu refah, mutluluk ve o eski efsanevi gücüne tekrar kavuşarak; yenilmez, eğilmez, yeni bir efsanevi güç halinde daima dürüst, haklı ve zayıf olanların yanında yer alarak, güçlü fakat, mütevazi, gururlu fakat, kibirsiz ve alicenap bir TÜRK AŞİRETİ olarak, TARİHTE Kİ, O ŞEREFLİ YERİNİ ALACAKTIR!
EVET, İNCEDEN, İNCEYE DÜŞÜNÜLEREK, FELSEFE, AMAC VE STRATEJİSİ EN İYİ VE EN DOĞRU BİR ŞEKİLDE TESPİT EDİLMİŞ, BU TARİHİ BÜYÜK BİRLİKLE; ÜYELERİNİN MENSUBU OLMAKLA GURUR DUYACAĞI, SAYILARI MİLYONLARI BULAN BU BÜYÜK TÜRK AŞİRETİ, TARİHTEKİ O ŞEREFLİ YERİNİ ALACAKTIR!
Baş yazı
VARSAK TÜRKLERİ ÇIKARKEN
Attila TÜRK
|
Uzun süredir, ünlü TÜRK aşireti VARSAKLAR (Aşiret, Arapça bir kelime olup,aynı ana, baba ve aynı soydan türeyen, akraba topluluğu demektir),( Bu çok önemli antropolojik ve genetik gerçek hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır.)VARSAK TÜRK AŞİRETİ hakkında araştırma yapacak, TÜRK ve Dünya kamu oyuna, VARSAK TÜRKLERİNİN hayranlık uyandıran olağan üstü cesaret, yiğitlik ve kahramanlıklarla dolu tarihi hakkında, bilgi verecek bir mevkute olmasının yanında, diğer değişik bir çok konu ve alanlarda da çalışma ve yayım yapacak, mukaddesatçı ve idealist bir gazete çıkarmak amacındaydım! Uzun süre ertelenen bu idealim, geç de olsa nihayet gerçekleştiği için, bugün çok sevinçli ve mutluyum!
VARSAKLAR adlı bu gazeteyi çıkartmaya beni iten sebep ve amiller nedir? Bu sorulara verilecek cevabı birkaç madde halinde toplamak mümkündür. Şöyle ki:
SAYFA:3.
1.Gazete önce toplumun dili, gözü, ve kulağıdır büyük bir çoğunluğu, bu nitelikten uzak olsa da...)İşte bunun içindir ki, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ile; bu Büyük Milletin, bir ali cenap ve yiğit aşireti (akraba topluluğu), VARSAK TÜRKLERİNİN şanlı geçmişini anlatan.(Bugünkü gazeteler böyle olmasada…) bir dili, olağanüstü yetenek, cesaret ve yiğitliklerle dolu tarihini inceleyen bir gözü ve söylenenleri de dikkatle dinleyecek, bir kulağı olsun istedim!
Ve bu gazete ile bir tarihi rivayete göre ta, Hazreti Nuh peygamberin oğlu Yasef den başlayarak, zamanımıza kadar gelmiş,, değişik ad ve namlarla anılan, bütün TÜRKLERİ kucaklayan, genel bir TÜRK tarih anlayışı ve genel bir TÜRKLÜK bilinci içinde, özel bir VARSAK TÜRKÜ bilincinin de YERLEŞİP GELİŞMESİNE ve ayrıca halkımızda KU’RAN da tarifini bulan EVRENSEL İNANÇ, AHLAK VE ERDEMLE, SAĞLAM BİR AKRABALIK VE DOSTLUK KAVRAMINI TESİS EDEREK, BU DEĞERLERİN GÜCLENİP, YÜKSELMESİNE HİZMET ETMEK!
2.) Beş bin yıllık bir geçmişe sahip bu büyük millet, elbette tarihte önemli bir çok misyon yüklenmiştir… Şu göz ardı edilemez ki, dün olduğu gibi bu günde, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ, yeni bir evrensel misyonla karşı, karşıya bulunmaktadır. Bu misyon (kutsal görev), görmezlikten gelinemez! Tabii, bu günün dünya şartları, dünün iktisadi, siyasi ve coğrafi şartlarından farklıdır ve bu konu tartışılırken, bu hususlar göz önüne alınmak zorundadır.
Bu itibarla bu büyük milletin,dün yüklenip, yerine getirdiği misyonla; bu gün yükleneceği misyon arasında, nitel, nicel ve stratejik farklılıklar olacaktır.
Fakat, tekrar belirtmek isterim ki, dün olduğu gibi bugün de, büyük Türk Milletine, büyük bir millet oluşunun gereği olarak, yüklenmekten asla kaçamayacağı, YÜCE ALLAHIN ve TARİHİN omzuna yüklediği, büyük bir misyon vardır. Evet, tarihin bu büyük milletin omzuna yüklediği bu KUTSAL GÖREV (misyon), aslında bu büyük milletin yaradılış, varoluş illet ve hikmetinin de, bizatihi ta kendisi ve izahıdır…
Bu misyon nedir? Bu misyon ne olabilir? Bu sorulara iyi düşünüp, makul ve isabetli cevaplar bulup, vermek zorundayız. Evet, öncelikle bu sorulara iyi düşünüp, doğru cevaplar verilmeli! Ve ortaya konacak bu misyonun ardından da, herhalde bu misyona uygun stratejilerin tespitine geçilir sanırım…
Bu gazete ile, işte Türk Milletinin, yüklenmek zorunda olduğu bu kutsal görev (misyon) meselesi, milletimizin büyüklüğü ve potansiyel gücüyle orantılı ve paralel bir şekilde tartışılıp, ortaya konulmaya çalışılırken; bunun yanında, bu Büyük Milletin bir parçası olan VARSAK TÜRKLERİNİN DE, unutulmuş adı, kökü, yiğitlik ve kahramanlıklarla dolu, tarihi hakkında da, bilgiler verilmeye çalışılacaktır… Ve Türk Milletinin yüklendiği bu büyük misyon ortaya konurken, bu misyon içinde Varsak Türklerinin de, bu yolda özel bir misyon yüklenip, yüklenmediği meselesi ortaya konarak, ele alınıp, tartışılacaktır…
Kim ne derse, desin, bugün (Bu yazının kaleme alındığı tarih, 2014.) yanlış ihanet politikaları ile, ülkemizin düştüğü vahim ve zelil durum karşısında HER TÜRKE kendiliğinden sarılacağı acil bir görev düştüğü gibi, tarihten gelen özel durumu sebebiyle VARSAK TÜRKLERİNE de, özel bir tarihi görev düştüğü kanısındayım…
Bu inkar edilemez! Ne var ki, bu göreve talip olmanın ilk şartı, önce kendi, birlik ve beraberliğimizi tesis etmektir. Ve inşallah, gönülden çelik bir disiplin içinde ve en güçlü bir şekilde bu kutsal, büyük birlik de, en kısa zamanda tesis edilecektir. VARSAK TÜRKLERİ adlı bu gazete, işte bu kutsal amaç yolunda, tarihi bir görev yüklenmiş olup, bu kutsal amacın tahakkuku için çalışacaktır…
3.)Varsak kelimesinin terminolojisi ve Varsak aşiretinin Türk tarihindeki anlam ve önemi hakkında bilgi verip, açıklamalarda bulunmak.
4.) Türkiye, Suriye,Irak, İran, Balkanlar, Kafkasya ve tüm Turan ülkesine dağılmış bulunan 300 milyonluk bir TÜRK KİTLESİ arasında olduğu kadar, onunla birlikte VARSAK TÜRKÜ arasında da, ortak bir iletişim aracı oluşturarak; Varsak Türkleri arasında ki tarihi kopukluğu gidermek ve aralarındaki unutulmuş tarihi, kültürel ve akrabalık bağları ile yer, yer unutulmuş o üstün kimliğini hatırlatıp, yeniden kurup, güçlendirmek
Sayfa:4.
5.)VARSAK TÜRK AŞİRETİ, sosyolojik olarak, ta keza diğer aşiretlerde de olduğu gibi,aynı ana, baba ve aynı soydan gelen bir Türk akraba topluluğudur. Bu birbirlerine, kan bağı ile bağlı, akraba topluluğunu, çeşitli organizasyon ve faaliyetlerle bir araya getirip, buluşturmak ve kan bağı ile, birbirine bağlı bu akraba topluluğunu, karşılıklı en samimi sevgi ve saygı duyguları içinde, birbirleri ile tanıştırıp, kaynaştırmaya çalışmak!
İşte, beş madde halinde özetlemeye çalıştığım sebep ve amaçlarlarla, bu gazeteyi çıkartmaya karar verdim ve SONSUZ YARATICI GÜÇ VE MUTLAK HAKİMİYET VASFINI ZATINDA TOPLAYAN VE DEĞİL TAMAMI; HİÇBİR VASFININ, HİÇBİR İNSANDA(Bütün peygamberler de dahil olmak üzere), OLMADIĞI VE OLAMAYACAĞI; (Ne yazık ki politikacılara, böylesi sapık nitelikler yükleniyor ve kahrolası, onlarda sessiz kalarak, ne vahim bir durum ki,bu sapık isnadı kabul ediyorlar!) SONSUZ YÜCE, YÜCELER YÜCESİ ALLAHA hamt olsun ki, bu Varsak Türkleri Gazetesi projem, bugün gerçekleşmiş bulunmaktadır!
Burada esas ve en büyük misyon olarak tavsif edeceğimiz, Büyük Türk milletine ve büyük Türk Milletinin tarihine ve dahası insanlığa hizmet etme konusu, nerede kalıyor? Diye bir soru, sorulacak olursa, buna ne cevap verilecektir? Buna verilecek cevap şu olacaktır:
Yukarda beş madde halinde özetlediğim amaçları yerine getirmekle, VARSAK TÜRKLERİNE olduğu kadar, bu aşiretin mensup olduğu BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN, kutsi varlığı ve tarihine ve dahası tüm insanlığa da hizmet etmiş olmaz mıyız?
Elbette! yukarıdaki amaçları yerine getirmekle, Büyük Türk Milletinin derin, şanlı tarihine, sosyal ve kültürel gelişim ve tanıtımına olduğu kadar, birtakım kutsi, evrensel ahlaki değer ve inançları savunmak ve telkin etmekle de, tüm insanlığa hizmet etmiş oluruz!
Buna ne şüphe...
VARSAK TÜRKLERİ gazetesi, hadiseleri daima büyük Türk tarih şuuru ile yorumlayacak ve Türk Milletinin varlığına, birliğine ve ülke bütünlüğüne karşı yapılan eylem, tavır ve oluşumlar karşısında,alınması gerekli, ANTİ OPORTÜNİST politik,sosyal ve kültürel tedbirlerle, yapılması zorunlu olan organizasyon, iş ve eylem hususlarında kendi düşünce ve görüşlerini sunarak, bunları Türk kamu oyu ile paylaşacaktır... Ümit ederiz ki, birileri çıkarda, bunlar üzerinde düşünür, bir pay alır ve bunları uygular…
Ayrıca bu gazete ile, TÜRK MİLLETİNİN nasıl, ne şekilde her yönüyle ahlak, bilim,teknoloji ve sair alanlarda en ileri bir toplum haline geleceği ve gerçek bir kalkınma ile, gelir ve zenginliğin adil paylaşılacağı ve bu günkü ancak bir aldatmaca ve sahtekarlıktan ibaret, SAHTE DEMOKRASİ yerine, GERÇEK BİR DEMOKRASİNİN nasıl ve ne şekilde kurulacağı, sömürü, zulüm,vurgun, talan ve rüşvetin nasıl önleneceği ve nasıl, ne şekilde hür, adil, demokratik bir hukuk düzeninin kurulacağı ve müreffeh Türkiye Cumhuriyetine nasıl ve ne şekilde ulaşılabileceği hususlarında da, görüş ve teklifler ortaya koymak…
Ve bu gazete ile GERÇEK DEMOKRASİ ve EĞEMENLİK KAVRAMININ NE OLDUĞU hususu ile, MİLLİ İRADE MANİPÜLASYONU VE YUTTURMACASINDAN, dış politikaya, maarif, kültür politikasından, sağlık ve spor politikasına kadar; hülasa birey ve toplumu ilgilendiren her konuda, kamu oyuna görüş ve teklifler sunmak... Ola ki, filozof KONFUÇİUSUN dediği gibi vatansever ve basiret sahibi bir akıllı politikacı çıkar da, bunlar üzerinde düşünür… Ve belki, (Bunlar faydalı ve doğru şeyler olmalı...) diyerek,bunları uygular…
VARSAK TÜRKLERİ adı ile yayım hayatına giren ve sizin ( İstisnasız, bütün Türkleri kastediyorum.), gerçek bir parçanız olan bu gazete, her şart ve ortamda maddi ve manevi milli değerlerimizi, ülke ve milletimizin artık son noktasına gelmiş bölünmez bütünlüğünü, ( Osmanlının inhitatı ile aslında alçakça, ülkesi ve milleti ile bölünebildiği ve küçültülebildiği kadar, en son noktasına kadar küçültülmüş ve bölünmüş bir ülke ve millet…)savunmaktan, biran bile geri durmayacaktır!
Bu kutlu yolda yalnız da kalsa hiçbir şeyden çekinmeyecek, yılmayacak ve korkmayacaktır!
Ki,bir VARSAK TÜRKÜ olarak hiçbir zaman hiçbir şeyden çekinmediğimiz, yılmadığımız ve korkmadığımız geçmişteki, olay ve karinelerle sabittir.Burada bir meydan okuma olarak, açıkça belirtmek istiyorum ki; bir TÜRK, bir VARSAK TÜRKÜ, hiçbir şeyden korkmaz!
BİR VARSAK TÜRKÜ SADECE VE ANCAK YÜCE ALLAHTAN KORKAR!
Sayfa:5.
Bu konuda şüphesi olan varsa; bir başka örneği olmayan şecaatlarla dolu, destani TÜRK VARSAK tarihine, iyi baksın!
VARSAK TÜRKLERİ gazetesi, kendisine esas aldığı inanç, kanaat ve fikirleri savunma yolunda susmayı ve tehlikelerden yılmayı kutsi değerlerinden döneklik ve tarihine bir ihanet sayacaktır!
Tarih de nasıl, Varsak Türkleri hilkatten gelen üstün, alicenap karakterleri ile, iktidarda ve güçlü fakat ehilsiz, 2. Beyazıt Hanın yanında değil de; fakat, zayıf ama haklı ve iktidara ehil, ulu hakan Fatih Sultan Mehmedin: ( Benim yerimi tutacak,işte bu oğlum !) dediği Cem Sultan yanında yer alarak savaşmışsa…) VARSAK TÜRKLERİ GAZETESİ de, aynen öyle yaparak, zulüm, haksızlık, sömürü, fesat, fitne, ikiyüzlülük, şirk ve bölücülüğe karşı ve; sayıları azda olsa, zayıf da olsalar, mazlum ve haklı olanların, ahlaklı ve mert olanların ve birlik ve beraberlikten yana olanların yanında yer alarak, öyle savaşacaktır! Aynı tarihteki VARSAK ATALARININ, yaptığı gibi…Ki, şu iyi bilinmelidir ki, aslında, daima, haklı ve zayıf yanında yer almak, VARSAK TÜRKLERİNİN genetik yapılarında yer alan, onlara has, üstün bir karakteristik özellik olsa gerek …
Evet, yukarda tanımlanan kutsi mücadelesinde, riyakarlara, korkaklara ,çıkarcılara ve eyyam ağalarına yanında asla, yer vermeyeceği gibi; riyakar, çıkarcı ve eyyam ağalarının yanında da, asla yer almayacaktır!
Ve YÜCE ALLAHIN adını kullanarak, halkı aldatıp soyan, şirke bulaşmış, pkk. işbirlikcisi, rahmetli büyük fikir ve bilim adamı Nurettin Topçunun güzel bir tanımıyla, içi boş bir kabuktan ibaret, bu sahte Müslüman politikacı ve yöneticilerinde asla peşine takılmayacağı gibi; hele, Türk kimliğini inkar edip, aşağılayan politikacıların, dünden VARSAKALRI inkar etmiş olacağı sebebiyle, büyük değer, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunun da, belirttiği gibi, bu soyu, sopu belirsiz, soysuz politikacılara, rağbet edilmemesi gerektiği hususunda da, VARSAK TÜRKLERİNİ daima uyaracak ve bu şarlatanlardan, tüm Türkleri olduğu kadar, Varsak Türklerini de özellikle bu ihanet, din istismarcısı KİŞİ ve oluşumlardan, korumaya çalışacaktır.
Şu gerçek, her Varsak Türkünün kafasına iyice, ama iyice dank etmelidir ki: eğer TÜRK varsa, VARSAK da vardır. Eğer, Türk yoksa; VARSAK diye de, bir şey yoktur! Bir su kaynağının inkarı halinde, o kaynağın, kollarının varlığından, nasıl bahsedilebilinir?
Bu gün yapılan, bırak coşkun bu su kaynağının bir kolu, topyekun, SU KAYNAĞI, yani topyekun TÜRK MİLLETİ inkar ediliyor ve o SU KAYNAĞINA büyük bir cüret ve alçakça,pislik ve zehir akıtılıyor! (Çözüm süreci denen, ihanet sürecinin süregeldiği süreç.)
Bu durumda, yani BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN İNKAR EDİLDİĞİ BİR DURUMDA, hangi VARSAK TÜRKÜ kardeşimiz; kendi varlığından bahsedebilir? Çünkü, nihayet VARSAKLAR, o kaynağın yüzlerce kolundan bir kol, yüzlerce dalından bir dal; yani TÜRK MİLLETİNİN kollarından bir kol ve dallarından bir dal..
O halde; gövde yoksa, kolda, dalda yoktur!
O gövde TÜRK MİLLETİDİR ki, şu anda yaşayan en az 300 milyonluk mevcut bir kitle ile,yüzlerce milyon gazi, şehit ve toprağa karışmış üyesi ile; şan, şeref ve zaferlerle dolu, topyekun bir tarih mecmuasıdır.
Dahası var… Bu gövde, bir Süleymaniye, bir Selimiye camii; bir Mohaç, bir Çaldıran, bir Sakarya, bir Kosova, bir Kafkasya, bir Kırım, bir Anadolu, bir Azerbaycan, bir Özbekistan, bir Kazakistan, bir Türkmenistan ve topyekun bir Turan…
TÜRK MİLLETİNİN inkarı; işte şimdiye kadar, HİÇ BİR ALÇAĞIN YAPMADIĞI, böyle vahim, tarihi bir inkar, böylesi iğrenç bir ihanet ve böylesi bir alçaklıktır!
Bu itibarla böylesi bir inkar, ihanet ve alçaklığın yanında, hangi VARSAK TÜRKÜ yer alabilir?
TÜRKLÜĞÜ inkar etmek böyle büyük bir alçaklıksa; bu alçaklığı yapanlara karşı cılız, zayıf, beyanlarla işi geçiştirerek, eyyam ağalığı yapmakta öyle alçaklıktır!
Daha,sözüm bitmedi! Müslüman Varsak Türkü kardeşim!
Dahası,bu kem inkar,her şeyden önce, maide suresinin 54. cü ayetinin de, inkarı anlamına gelir!
Sayfa:6.
Zira, normal seviyede bir akla ve biraz tarihi bilgiye sahip bir kişi, ortadaki apaçık,tarihi olay ve karinelerden yola çıkarak, kesin olarak anlar ki, bu ayette, YÜCE ALLAH TARAFINDAN TARİF EDİLEN VE ÖVÜLEN MİLLET, TÜRK MİLLETİNİN TA KENDİSİDİR!
Bu konuda hiçbir şeyh, hoca veya ilahiyatçının, herhangi bir tevil, yorum ve açıklamasına ihtiyacımız yoktur…
Şu veya bu şeyh, hoca veya ilahiyatçının bu konuda yapacağı her hangi olumsuz bir tevil ve yorumla da, her halde bu satırların yazarı; (Bu bir , övünme ve mübalağa değil, sadece yalın, objektif bir tespit ve ilgilisine karşı; çıkacağı veya saldıracağı kişinin niteliği hususunda yapılan, gerekli bir uyarıdır ki; bir dahi düşünür, onlardan ürkerek, onların şöyle veya böyle bir tepkisinden korkarak, 2, artı 2, eşittir, dört eder, sonucundan matematiksel bir katiyetle emin olduğu kadar; doğruluğundan emin olduğu, bu kanaatinden, diğer bir çok doğruluğundan emin olduğu kanaatlerinde de, olduğu gibi, sapacak değildir.) (Ki, hiçbir, gerçek dahi düşünür, hiçbir ilahiyatçının veya şarlatan şeyhin, saldırısından korkmayacağı gibi, şanı, şöhreti ne olursa olsun hiçbir tarikat şeyhinin ya da ilahiyatçının da gölgesine sığınmaz ve onlardan izin ve icazet alarak konuşmaz!)
Şu kafalara iyice yerleşmeli ki, (dahi düşünürler),yataklarına sığmayıp, yataklarından taşan, coşkun sel suları gibidir! Bu coşkun sel suları, yataklarına sığmazlar ve önlerine çıkan, bütün bent, duvar ve engelleri de, dinlemeyip, yıkıp geçerler…
İlerde bu tasavvuf, tarikat, şeyh ve mehdilik konuları üzerinde durularak; bunların evrensel bir dini, yani Yüce İSLAM dinini nasıl tahrif ettikleri ve bu yüce, evrensel dine yaptıkları akıl dışı isnat ve bu yüce dine soktukları hurafe, zan ve maskaralıklarla, bu yüce dine yaptıkları kötülükler, ayrıntılı bir şekilde yazılıp, anlatılacaktır. Ki, bu gazetenin yüklendiği bir başka misyonun bizatihi, ta kendisi de, budur ve bu olacaktır!
İşte, Kainatın yoktan yaratıcısı, sonsuz Yüce ALLAHIN gönderdiği Yüce Kur’an, işte İslam ve işte doğru yol, apaçık ortada… O halde kimdir bu şeyh, bu mehdi bu mutasavvuf? Ve nedir bu tasavvuf, tarikat sömürüsü ve sapkınlığı? Yoksa, (BU YÜCE, EVRENSEL KİTAP MUHTEVASI), bunların kuruntu, vehim, zan ve saplantılarına cevap vermiyor ve bu vehim, kuruntu, zan ve saplantılarını bu YÜCE KİTAPTA bulamıyorlar da, bunun üzerine, bu evrensel Yüce Kitabı metruk hale getirip, o Yüce Kitabı ihmal ve sarfınazar ederek, kendi vehim, kuruntu, zan ve saplantılarını onun yerine geçirtip, ona göre, batıl dinler üretip, kendilerini mi tatmin ediyorlar? Ve bu batıl dinlerini, İslam dini diye halka yutturmaya mı çalışıyorlar?
Evet, açıkça buradan ilan ediyorum ki, işte yapılan aynen bu! Ve yapılan iş budur…
Kaldığımız yerden devam edelim...
Demek ki, TÜRK MİLLETİNİN inkar edilmesi, bir yönüyle de, yukarda adı geçen, yüce ayetin inkarı anlamına gelmektedir.
O halde, yukarda ortaya koyduğumuz gerçekler karşısında, TÜRK MİLLETİNİN olmadığı bir dünyada VARSAK TÜRKLÜĞÜNDEN bahsedemeyeceğimiz gibi, Varsak Türklerinin; düşmanların ekmeğine yağ süren, işbirlikçi, soysuz, politikacıların peşine takılması halinde bu,VARSAKLARIN ŞANLI TARİHİ ve MERT KARAKTERİNE de uygun, politik bir tavır ve yaklaşım olamaz!
Bu itibarla,kimse kendi şahsi siyasi ikbal ve menfaatleri uğruna VARSAK TÜRKLERİNİ kandırıp, aldatarak, peşine takıp, TÜRK düşmanı organizasyonlara yöneltmeye ve Varsak Türklerini bu kötü amaç yolunda istismar etmeye, tevessül etmesin!
Ve hiçbir kimse,yapmak istedikleri, ya da, yapacakları bir maddi yardım karşılığında ( Ki, bu yardım nicelik ve nitelikçe, başka ve sürekliliği olan bir devlet politikası şeklinde yapılmalıdır...) onurunu rencide etmeye kalkışmasın…
BİR VARSAK TÜRKÜ, sağ veya sol görüşlü her hangi bir organizasyonu destekleyebilir…Bu ayrı bir konu… Ama, hiçbir VARSAK; TÜRKLÜĞÜ inkar eden, hiçbir sağcı veya solcu kişi ve organizasyonu asla…Çünkü bu kendisini,bizatihi kendi varlığını inkar olur…
Hiçbir Varsak,Türkü, Türk Milletinin düşmanları ile, el sıkışıp, kucaklaşamayacağı gibi; düşmanları ile el sıkışıp kucaklaşanlarla da; asla el sıkışmaz ve kucaklaşmaz!
Aksi halde bu, VARSAKLARIN hilkatten gelen, o müstesna karakterleri ve mertlik anlayışları ile, gayri kabili telif, büyük bir tarihi hata olur!
Sayfa:7.
VARSAK TÜRKLERİ, daima zayıf yanında yer almış, hilkatten gelen o, hür ve serbest yaşama iç güdüsü ile, yüksek dağları kendine yurt edinmiş, tarihin tanıdığı en cesur, en cüretkar, en mert TÜRK AŞİRETLERİNİN en başında yer alan bir Türk Aşireti olarak,VARSAKLAR böyle bir tarihi hatayı işlemeyecek ve ancak cesur mert insanların yer alıp oturacağı o, mertlik otaklarına da, bu korkak, namert, hain insanları yaklaştırmayacaktır!
Evet, bu namertleri otaklarına ve yanlarına, asla yaklaştırmayacaktır!
VARSAK TÜRKLERİ adlı bu Gazete politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel tüm olgu ve gelişmeleri yakından takip edecek ve bu konularda nevi şahsına münhasır vizyon, fikir, düşünce ve tezlerini bağımsız bir şekilde ortaya koyacak ve kamuoyu önünde bunları azim ve kararlılıkla savunacaktır. Ki, aslında bu misyon, teorik bir gazete oluşunun gereği olarak, bizatihi verdiği bir söz, yüklendiği bir görev ve bizatihi kimliğidir…
İşte yukarda özetlemeye çalıştığım sebeplerle VARSAK TÜRKLERİ adlı bu gazeteyi çıkartma ihtiyacı duydum, duyuyorum ve böyle bir gazeteye kıyamete kadar da ihtiyaç duyulacağına şüphe yoktur!
VARSAKALR adlı bu gazete de, belki bir takım eksik ve hatalarımız olacaktır… Fakat, Sonsuz Yüce, ALLAHIN yardımıyla ve sizin samimi uyarı ve tavsiyelerinizle, bizlerinde dur, durak bilmeyen gayret ve çalışmalarımızla; o eksik ve hataların da üstesinden geleceğimize, inanıyoruz.
Gazetemize ulaşan tüm bilgi, tavsiye ve dilekler en titiz bir şekilde incelenerek, değerlendirilecektir. Ki, önemle belirtmek isteriz ki, başta muhterem VARSAK aşiretine mensup kardeşlerimizin gazetemize, ilerde yapmayı planladığımız faaliyet ve çalışmalarla ilgili olarak VARSAKLARIN nüfus ve dağılım yerleri hakkında, ulaştıracakları sağlam, geçerli bilgilere ihtiyacımız vardır.
Bu hususu kendilerine, hassaten arz etmek isteriz ki, bu bilgiler, VARSAKLAR için, hayati ve tarihi bir önem taşımaktadır.
Zira bu bilgiler elimizde olmadan VARSAK aşireti hakkında ne tarihi ve demografik veriler elde edebiliriz ve ne de, sosyal, kültürel ve bilimsel çalışmalar yapabiliriz. Ki, VARSAK TÜRKLERİ adlı bu gazetenin en önemli çıkış sebeplerinden biriside VARSAK AŞİRETİNİN tüm dünyadaki ülke, şehir, kasaba ve köylere göre nüfus dağılımı(demografi.) sosyal, ekonomik ve kültürel durumları ve meslekleri hakkında bilgi toplayarak, bu veriler ışığı altında bilimsel çalışmalar yapmak ve elde edilecek bilgi ve sonuçları değerlendirip, yorumlayarak,bunları Varsak kardeşlerimize olduğu kadar, bilim ve Türk dünyasına da, sunmak.
Böylelikle, VARSAK TÜRKLERİNİN iştigalleri ve sair, sosyal, kültürel hayatları hakkında alınacak bu bilgilerin ışığı altında ilgili bilim adamı ve uzman kişilerle tartışarak, VARSAKLAR hakkında çeşitli, sosyal, siyasal ve tarihi analiz ve sentezlerle, yeni tespit ve sonuçlara ulaşılacak ve bu tespit ve sonuçlar, kitle iletişim araçları ve oluşturulacak çeşitli platformlarla, kamu oyuna duyurulacaktır.
Ve ardından VARSAK TÜRKLERİ için hayati bir önemi olan ve geleceğini tayin edecek olan, şu soru sorulacaktır: (NE YAPMALI?)
Böylelikle, Varsak aşiretinin potansiyel varlık ve gücünü, ancak bu verilerle ortaya koyabilir ve bu veriler üzerine atiye dönük, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve bilimsel ARAŞTIRMA, ÇALIŞMA ve STRATEJİK PLANLAMALAR yapabiliriz…
Bu konuda yapılacak iş herhalde şudur: Ben nasıl adım şu, mesleğim şu ve ben bir Varsak Türküyüm ve benimle şu kanal üzerinden irtibat sağlayabilirseniz diyorsam, diğer muhterem Varsak Türk kardeşlerimizden de,aynı şeyi bekliyor ve gazetemiz kanalıyla, aynı şeyi yapmalarını diliyoruz!. Yani kendileri ile, iletişim sağlayabileceğimiz bir kanalı bizlere sunmaları…
(Ancak böylelikle karşılıklı bir iletişim kurularak, kendilerinden bilgi alabilir ve kendilerine de çeşitli bilgiler ulaştırabiliriz.)
Ki, kanımızca bu dileğimizin yerine getirilmesi yukarda da önemle vurgulandığı üzere, TÜM DÜNYA ÜZERİNE DAĞILMIŞ Varsak Türk aşiretine mensup kardeşlerimizin birbirleri ile buluşup, tanışmaları ve geleceği açısından hayati, ve tarihi bir önem taşımaktadır. Ümit ederiz ki, bu hayati çağrımız en güçlü bir şekilde yankılanıp, karşılık bulacaktır!
Şurasını tüm Varsak kardeşlerimiz bilmelidir ki, bu gazete, Varsak Aşiretinin yanında, tüm Türk Milletinin onur,haysiyet, refah ve mutluluğu için vardır ve inşallah bunun için de daima, var
Sayfa:8.
olmaya devam edecektir. Yani, değişik bir ifade ile: (BU GAZETE BÜTÜN TÜRKLER, DAHASI TÜM İNSANLAR, TÜM İNSANLIK İÇİN, YANİ SİZİN İÇİN VARDIR.)
Yukarda saydığım bu yüce arzu ve dileklerle, gazeteniz yayım hayatına girerken,varsak kardeşlerimize olduğu kadar, tüm Türk ve yeryüzüne dağılmış diğer Müslüman kardeşlerimize dahası,
insanlığı yaşatan ve yaşatacak, tüm insanlara da, YÜCE ALLAH’TAN sağlık, esenlik ve hak üzeri başarı dilekleri ile, sevgi ve saygılar sunarım!
1974 Yılında yayınlanan;
(OPORTÜNİZM, SAĞ VE SOL OPORTÜNİSTLER)
Başyazısı hakkında:
1974 yılında ( Daha ortada pkk. ve bölücü terör yok.) Attila Türk tarafından kaleme alınıp, bir gazetede yayımlanan bir başyazıyı, aynen aşağıya alıyoruz. Bu makalede, sağ ve sol oportünist politikacıların, Türk Milletini nasıl bir milli felakete sürükleyeceği, büyük bir öngörüyle bir, bir izah edilmiştir…
Bu itibarla, bu makalenin bu konuda herhalde, bir uyarı, bir rehber işlevi ifa edeceği kanısındayız. Ve bu yazı okunup, anlaşılmadan; hiçbir sağ ve sol politikacının, söz, icraat ve eylemlerinin doğru anlaşılıp, değerlendirilemeyeceği ve yorumlanamayacağı kanaati ile, (Nitekim doğru anlaşılamıyor, doğru değerlendirilemiyor ve doğru yorumlanamıyor! Ve ne yazık ki,işte bu gerçekten habersiz milletimiz, ülkemizi milli bir felakete sürükleyen bu sağ ve sol oportünist politikacıları desteklemeye devam ediyor!) bu yazının iyi okunup, anlaşılmasını ve iyi yorumlanmasını diliyoruz…
Ve bu gün ülkenin düştüğü tehlikeli ve yürekler acısı zelil durumun analizi ve değerlendirilmesi ancak bir benzerinin,, henüz yazılmadığı oportünizmin, felsefesinin yapıldığı bu yazının okunup, iyi anlaşılması ile mümkün olacağı kanaatindeyiz.
Şayet bu yazı perspektifinden, ülkenin bu gün içinde bulunduğu milli duyguları rencide eden, yürekler acısı, zelil durum değerlendirilip, yorumlanırsa; (şu ifademizde hiçbir mübalağa yoktur ki,) bu yazının TÜRK MİLLETİNİN, bugün ve gelecekte büyük milli felaketlerle karşılaşıp, karşılaşmayacağı yönünden ifade ettiği, tarihi önem ve değer, daha iyi anlaşılacaktır!
Bu cümleden olarak;
Ve işte 1974. yılında, kaleme alınmış, OPORTÜNİZMİN felsefesinin yapıldığı bir baş yazı…Ve işte, 2014 yılında, bu baş yazının öngörü ve muhtevasına muvazi olarak, Ülkenin geldiği, yürekler acısı zelil durum…
Tek cümleyle: İşte milleti ve ülkesiyle bölünmüş; parçalanmış bir Türkiye…
Bu yazı, gaflet ve dalalet içinde debelenmeyen, tüm vatansever milliyetçilere, saygı ile ithaf olunur!
(Baş yazı) Tarih:mayıs 1974.)
OPORTÜNİZM
SAĞ VE SOL OPORTÜNİSTLER
Attila Türk
Oportünizm Fransızca bir terimdir. Aslı(orijin) oportünizmedir. Oportünizm sözlükte güç ve tehlikeli durumlarda okşayıcı davranışla, prensipleri gevşetmek ve böylece işi geçiştirme taraflılarının sistemi anlamındadır.
Görülüyor ki, oportünizm daha uygulamaya geçmeden, insan zihninde, sözlükteki şekliyle bile, otoritesizlik, gevşeklik, dalkavukluk ve korkaklık anlamlarına gelecek, bir çağrışım yapıyor.Oportünizm denilen bu siyasi kavramı, herkesin anlayacağı şekilde, daha basit tanım ve misallerle anlatmakta fayda var.
Oportünizm acz, gaflet, basiretsizlik, otoritesizlik, zayıf irade ve korkaklığın bir takım kurallarla sistemleştirilmesidir. POLİTİKACININ MİLLETE KARŞI OYNADIĞI ADİ VE ÇİRKİN BİR OYUNDUR!
Tabir yerinde ise, vatana ihanet etmiş bir haini, normal olarak ölüme mahkum etmek gerekirken, tutup bu haini altı ay hafif hapis ve altı ay kuş adasına sürgün etme uygulamasıdır.
Milleti aldatma ve tehlikeli istikametlere götürme hareketidir.
Sayfa:9.
OPORTÜNİZM MİLLETE, MİLLİ ELİM VE FELALET HAZIRLAMA YOLUDUR!
Milli refleksi, çeşitli yol ve metotlarla, çeşitli yalan ve göz boyamalarla mefluç etme ve milleti olaylar karşısında hissiz, duygusuz ve lakayt bir hale getirme ve ardından da, ülke bütünlüğü ve millet birliğini sinsice parçalama ve sonuçta milleti topyekun, yok etme politikasıdır.
İşte böylesi adi ve iğrenç bir sistemin adıdır oportünizm.
Oportünizm konusunda benim yaptığım, felsefi yorum ve oportünizme yüklediğim geniş siyasi anlam budur... Aslında bu makaleyle yapılan iş ve güdülen amaç oportünizmin sözlükteki anlamından yola çıkarak ve bu öz anlama sadık kalarak, bu temel anlam üzerinden çeşitli, yeni, geniş tanımlarla oportünizmin, felsefesini yapmaktır…
Yani burada, oportünizmin sözlükteki temel anlamına sadık kalınarak ve bu temel anlam üzerinden daha geniş, daha genel bir anlam ve yorum getirilerek; politikacıların bir takım icraat ve uygulamalarının gerçek niteliğini, doğru bir analiz ve yorumla, anlayabilmenin metot ve yolunu ortaya koymaktır.
Okuyucularımızın, basit, sığ bir perspektifle yazıyı değerlendirmelerini önlemek için; uyarmak zorundayım ki, evet burada oportünizmin basit, yalın, anlaşılır tanım ve misallerle felsefesi yapılmıştır. Evet, bu makaleyle, burada yapılan iş ve güdülen amaç budur… Ve bu işte ve bu amaca ulaşılmasında da, başarılı olunduğu kanaatindeyim.Yazı bu perspektiften ele alınarak, öyle değerlendirilip, yorumlanmalıdır… Aksi halde, bu yazı, bu perspektiften ele alınıp, değerlendirilip, yorumlanmazsa, ortaya konmaya çalışılan gerçek durum, amaç ve mesele, asla gereği şekilde anlaşılamaz ve bu yazıdan beklenen fayda da, asla sağlanamaz!
Dileğim o dur ki,halkımız ve politikacılar bu yazıyı böyle, geniş bir perspektiften ele alarak, değerlendirip, yorumlarlar.. O zaman eminim ki, halkımız, politik karar, tavır ve icraatları doğru ve isabetli bir şekilde yorumlayıp, anlayacaklar ve politikacılar da ülke ve milletine karşı daha basiretli kararlar alabilecek ve politik karar, tavır ve icraatlarında ülke ve halklarını felakete sürükleyecek, vahim yanılgı ve yanlışlara düşmeyeceklerdir!
Oportünizmin yukarda ki, tanım ve yorumundan sonra, şimdide oportünistin kim ve ne olduğunu açıklamaya çalışalım.
Oportünist yukarda ki, adi ve iğrenç oyunun baş kukla oyuncusudur. Oportünizm bir noktada, bir eyleme karşı bir tepki olarak ortaya çıktığı için tepki(reaksiyon)yi gösteren politik kişinin, ideolojik görüşüne göre,oportünistleri sağ ve sol oportünist diye ikiye ayırmak gerekir. Yani, tehlikeli ve güç durumlarda, ılıman, mutedil bir yol, metot güdüp, uygulayan, sol görüşlü politikacılara, sol oportünist; ve yine güç ve tehlikeli durumlarda okşayıcı davranışla, uygulanması gerekli prensipleri ödün vermeksizin uygulamayarak, gevşetip, sulandıran ve hiçbir sonuç vermeyen yüzeyden basit tedbirlerle, durumu idareye çalışan ve böylece bir şey yapıyormuş gibi görünüp,aslında milleti aldatıp, uyutarak, daha vahim ve daha büyük bir kötülük yapan, sağ politikacılara da sağ oportünist denir.
Daha değişik bir anlatımla yaraya neşter vurup, kangren olmuş uzvu kesip, vücuttan atarak, tüm vücudu kurtarmak yerine; yarayı hiçte sağlıklı olmayan, birtakım bezlerle sararak, yarayı kamufle eden ve bununla yarayı tedavi ettiğini sanan veya kasıtlı olarak öyle göstermeye çalışan ve aslında o uzvu değil, tüm vücudu risk ve tehlikeye atan, sağ politikacılara da, sağ oportünist diyeceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de, dediği gibi, Türk aleminin en büyük düşmanı komünizmdir ve her görüldüğü yerde ezilmelidir.) Bu doğrudur. Beynelminel komünizm en büyük dış hasımdır. Fakat, bunun yanında, büyük Türk milleti için, birde iç hasım vardır. Bu iç hasımlar sağ ve sol oportünistlerdir. Büyük, dahi milli şairimiz M.AKİF ERSOY en büyük hasım olarak cehaleti görerek, bir şiirinde:
“ Ey hasmı hakiki, seni öldürmeli evvel!
Sensin, bize düşmanları üstün çıkaran el.”
Diyerek, cehaleti, bize düşmanları üstün çıkaran el olarak tarif edip, cehaleti en evvel öldürülmesi gereken bir hasım olarak göstermiştir. Tabii,burada dahi şairimiz, hasım olarak gördüğü cehaletin öldürülmesinden bahsederken, her halde silahla, bıçakla cahillerin öldürülmesini amaçlamıyor…
Burada eminim ki, okuldan, eğitimden, insanların eğitilmesinden bahsediyor olmalı… Ki, bende aynı görüşteyim!
Sayfa:10.
Ben de, iktidar oldukları ya da, fırsat elde ettikleri zaman, Türk Milletinin tarihi iç ve dış düşmanlarının ekmeğine yağ süren, onları besleyip palazlandıran ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği ve geleceği yolunda karşısına çıkan bir handikap, büyük bir tehlike ve iç hasım olarak yukarda özelliklerini sayıp, dökmeye çalıştığım, bu sağ ve sol oportünistleri gösteriyorum
İşte, Mehmet Akif Ersoyun tanımını yapıp, en evvel öldürülmesi gerekli hasım olarak gördüğü cehaletin yanında, siyasette en evvel hesaplaşılması gereken bir başka cehalet, bilgisizlik ve basiretsizlik olarak görüp,tanımlayacağımız bir iç hasım daha vardır ki, işte aslında, bu hasmı hakikinin ta kendisi olan, (oportünizmdir…)
Bu durumda, oportünizmi nihayet yukarda değişik şekillerde tanımları yapılan, tehlikeli bir fiil olarak, tavsif edersek, o zaman bu ülke ve millet için tehlikeli fiilin, ülke ve millet için tehlikeli faili olarak da, sağ ve sol oportünistleri görmemiz gerekecektir!
Bu itibarla, Mehmet Akif Ersoyun dediği gibi, ben de, en evvel yıkılıp, çökertilmesi gereken bir iç hasım olarak bu sağ ve sol oportünistleri görüyorum… Evet, en evvel saf dışı edilmesi gereken bu sistem, oportünizm olup, MİLLİYETÇİ TOPLUMCU DEVRİMCİLERİN, kendileriyle ilk evvela mücadele edecekleri siyasi hasım da, bu sağ ve sol oportünistlerdir…
Evet, milliyetçi toplumcu devrimciler en önce ve her şeyden önce fikirle, dünyanın en etkili silahı olan fikirle, bu sağ ve sol oportünistlerle mücadele etmelidir. Bu milliyetçi toplumcu devrimcilerin hedefine ulaşmaları için; ilk gerekli şart ve tek yoldur. Aksi halde bütün mücadele ve çabalar havanda su dövmekten öte gidemeyecektir!
Ve ne yazık ki,bu durumda, bütün mücadele boşa gitmeye ve gerçek ülkücüler de (idealistler) heder olup, gitmeye mahkumdur…
Kahrolsun sağ ve sol oportünistler!
Yaşasın yarınki, adil ve kudretli Türkiye’nin mimarı olacak, milliyetçi toplumcu devrimciler!
Not:Bir çok sözde milliyetçi, yöneticiler devrim lafını asla kullanmadığı gibi yönetimi altında olan kişilere de kullandırmaz… Fakat,1988 yılında yapılan, M.H.P. Büyük kongresinde yaptığı çok özel bir konuşmada dahi şair ve fikir adamı rahmetli Necip Fazıl Kısakürek: ( Bu köhne düzeni yıkacaksınız, bunun için devrimci olacaksınız.) dedi. Ve rahmetli Alpaslan Türkeşin de olduğu o büyük kongrede, salon alkıştan inlemişti…
Devrim (revolution), sözlükte: Toplumda kısa bir süre içinde meydana gelen köklü ve önemli ve kalıcı değişiklik, demektir. Devrimi bu mücerret anlamı ile ele alıp, değerlendirdiğimiz zaman, kısa sürede, toplumda köklü ve önemli değişiklik yapmak isteyen her kişi, devrimcidir…O halde, toplumda kısa sürede , büyük, kalıcı, köklü değişiklikler yapılmasına karşı çıkanlarda, devrim karşıtlarıdır… Yani bunlar, kısa sürede köklü, kalıcı, büyük değişiklikler yapılmasını istemeyen kişilerdir…
Eğer, devrim bu perspektiften ele alınıp değerlendirilirse ki, öyle yapılmalıdır; bu anlam itibariyle o halde, bütün peygamberler, devrimci demektir… Bu itibarla, toplumda kısa sürede, meydana getirdiği köklü, büyük ve kalıcı değişiklikler ve o üstün ahlakı sebebiyle, Hazreti Muhammed en büyük bir devrimci, yüce bir İslam peygamberidir.
Bu yazı daha devrimin bu evrenselliğinde ve böylesi bir gerçekten (realite) bile habersiz, fakat, kendisini bir politik lider (!) ya da,bir fikir adamı (!) ideolog (!) ya da teorisyen (!) sanan, tüm sağcı veya solcu kişilere ithaf olunur!
ÜNLÜ VARSAKLAR:
KARACAOĞLAN
Doğumu hakkında kesin bilgi yoktur. Ölümü 1585 veya daha sonraki bir tarih kabul ediliyor. Doğum yeri Tarsusun VARSAK köyüdür. Varsakların hilkatten gelen tabii bir karakter ve ilgisi ile, tabiat ve aşk temaları üzerine şiirler yazan KARACAOĞLAN,TÜRK HALK EDEBİATININ, bu alanda en büyük şairidir.Bu itibarla, KARACAOĞLAN VARSAK AŞİRETİNİN büyük iftihar duyacağı, gurur abidelerinden biri. VARSAKLARIN özel bir ezgi ve terennümle söyledikleri, kahramanlık, kabadayılık, yiğitlik ifade eden, VARSAĞI şiir çeşidinin en güzel örneklerini bu büyük halk şairinde buluruz. İşte bu şiirlerden dört dörtlük:
Sayfa:11.
Kozan dağından neslimiz.
Arı Türkmendir aslımız
Varsaktır durak yerimiz.
ZEHİRDİR, KÖTÜNÜN EKMEĞİ YENMEZ
Mert olan erkeğin ışığı sönmez.
Acep şu dünyada ne kadar mal,
Düşüme mevlaya, Allaha yalvar!
Bir altın saatle bir çuha şalvar
Bir dahi kefirden şal ister gönül!
Karacaoğlan derki cenge doyulmaz.
Can tatlıdır, tatlı cana kıyılmaz.
Ordusu yıldızdan çoktur sayılmaz.
Sultan Murat kalkmış geliyor.
Biz Varsak Türklerini, gururlandırıp, mutlu eden, olağanüstü bir duygu ile , o sevgi, aşk, gurbet, dostluk ve yiğitlik duygularının dile geldiği şiirlerin sahibi ey büyük Varsak şairi mekanın cennet olsun!
xxx
Pr. Dr. Necmettin Erbakan.
Ünlü Türk siyaset ve bilim adamı. Eski başbakan. 1926 Yılında Sinop da, doğmuştur. İstanbul Teknik Üniversitesinde birinci sınıfı okumadan, olağan üstü yeteneği ile, Türkiye de, ikinci sınıfa geçen tek örnek. Bu tek örnek bile, Varsak Türklerinin bilim ve teknoloji alanında ki, olağan üstü irsi kabiliyetini kanıtlar sanırım.
Pr. Dr.Necmettin Erbakan, VARSAK AŞİRETİNİN Kozanoğulları koluna mensup olup, milletlerarası değerde ünlü bir bilim adamıdır. Kozanoğulları Adana bölgesinde hüküm süren, Konya ve Kayseriye fakir öğrencileri tahsil için gönderen, asla mal istif etmeyen bu ünlü mert, cesur, VARSAK derebeyi hakkında gelecek sayılarımızda, daha geniş bilgi vereceğiz.
Pr.Dr. Necmettin Erbakan, Alman LEOPAR tanklarının geliştirilmesine yaptığı katkı ve 60 lı yılları başında ürettiği ilk Türk otomobili ve Varsak irade ve kararlığını göstermesi yönünden, Demirel tarafından adaylığı veto edilince sıfırdan parti kurup iktidara taşıyarak başbakan olması; tipik bir Varsak irade ve kararlığının ne olduğunu göstermesi yönüyle de, Varsak Türkleri için ayrı bir örnek ve övünç kaynağıdır.
Mekanı cennet olsun!
KADI BURHANETTİN AHMET.
1345 Yılında, Kayseri de doğdu.1398 Yılında alçakça öldürülen,Türk tarihinde memuriyetten hükümdarlığa yükselen, tek bir örnek olan bu yüce insan, ne yazık ki, Türk milletince henüz yeterince tanınmıyor!
Türk milletince keşfedilmeyi bekleyen bu büyük alim, şair, devlet adamı ve komutan, tabii ki, Varsakların mensup olduğu SALUR BOYUNA mensup. Türk milletinin kendisi ile gurur duyacağı üstün bir insandır. Daima kelle koltukta savaşan bir komutan, adil bir hükümdar, şair ve bir bilim adamı bu üstün insan ne yazık ki, Sivasta derme çatma bir kabirde yatarken, ancak bu derme çatma kabir ancak 1967 yılında, sağ olsun devrin Sivas Valisi….. tarafın dan mütevazi bir anıt mezar haline getirilmiştir.
Sivas halkı tarafından saygı ve sevgi ile ziyaret edilen,Türk tarihinde kabiliyet ve cesareti ile memuriyetten hükümdarlığa yükselen, tek örnek olan ve genç yaşında katledilen bu talihsiz, alim, şair hükümdar, üç dilde şiir yazması, kelle koltukta en ön saflarda savaşan bir mütefekkir komutan olması yönüyle de, bizler için her zaman bir onur ve övünç kaynağı olacaktır!
Sayfa:12.
Ne yazık ki,memuriyetten hükümdarlığa yükselen, Türk tarihinde tek örnek olan bu mütefekkir, alim komutan, hükümdar, Türk milletince yeterince tanınıp, bilinmiyor!
Salur boyundan olup,Varsak aşiretine mensup bu üstün insan, Türk milletinden hatırlanmayı ve keşfedilmeyi bekliyor!
Mekanın cennet olsun!
xxx
İSMET ATLI.
Efsanevi acı kuvvet İsmet Atlı, 1931 yılında Adananın Kozan ilçesine bağlı, Çukurören köyünde doğdu. Ve 4 nisan 2014 yılında Adana da, vefat etti. Babası Varsak aşiretine mensup, spora düşkün ve bir yarış atı yetiştirici idi. İsmet Atlı daha ilkokulda iken Halk edebiyatı ve güreşle ilgilenmeye başladı. I951 yılında ilk olarak mindere çıktı. Daha ilk yılında milli takıma seçildi. Aynı yıl İskenderiye de ki, Akdeniz oyunlarında ilk defa milli formayı giydi ve 79 kiloda şampiyon olarak, bayrağımızı göndere çektirdi ve milli marşımızı çaldırdı.
1952 Yılında efsanevi güreşçi Yaşar Doğunun talebiyle askerliği Ankara muhafız alayına alındı. I960 Yılında Roma olimpiyatlarında 87 serbest sitilde olimpiyat şampiyonu oldu. Kendine has güreş teknikleri olan İsmet atlı aynı zamanda şair ve yazardır. Tercüman ve Türkiye gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Dünya güreşine oyun getiren ustalar ve yazılar ve şiirlerle Türk güreşi adlı iki kitabı vardır.
Yazar, şair, avcı, dünya ve olimpiyat şampiyonu bu üstün insan Roma olimpiyatlarında dünyaca meşhur, yenilmezliğine inanılan, efsanevi güreşçi İranlı Tahtiyi yenerek olimpiyat şampiyonu olurken, bu yenilgi üzerine İran da, üç gün milli yas tutturmuştur!
Türk bayrağını defalarca göndere çektiren ve defalarca milli marşımızı çaldıran bu efsanevi VARSAK TÜRKÜ GÜREŞÇİYE, ne yazık ki, Kozan hastanesinde yara, bere içinde hayatta kalma mücadelesi verirken, 2014 yılında iktidarda bulunan, hükümet ve spor bakanlığı tarafından zerre bir ilgi ve yardım gösterilmemiştir! Bu suç ve ihanet Türk milletince hiçbir zaman unutulmayacaktır!
Salur boyunun hilkatten kaynaklanan olağan üstü kabiliyeti, bu boya mensup VARSAK AŞİRETİNE geçtiği hususu göz önüne alındığında, bu efsanevi güreşçinin, sporculuğu yanında, o yüksek duygu dolu yazdığı şiir ve kitaplara şaşmamak gerekir ki, bu güzel duygularla dolu bir şiirini aşağıya alıyoruz.
İsmetin gönlünün yarı
Terk mi edem bu diyarı?
Gözleri değer dünyaları
Bir gülüşün yüze karşı.
Bağrından mı çıktın Toros dağının
Dağlı yiğitlerden birisin belli.
Adımların çevik, serin kanlısın
Kara İsalının erisin belli.
Türkülerde süsledinmi söğütü
Dede korkuttanmı aldın öğüdü
Bre atılganım Türkmen yiğidi.
Dosta dost, düşmana şerisin belli.
Beş kıtada al sancağı taşıdım.
Türkü sevmeyenin alnını kaşıdım.
Sevenlere Kevser ekmek aş idim.
Herkese iyilik yapan, yalandan nefret eden haksızlıga da asla tahammül etmeyen,
ey üstün Varsak şairi, yazar, dünya ve olimpiyat şampiyonu erdemli insan! Ruhun şad, mekanın cennet olsun!
xxx
Sayfa:13.
BARIŞ MANÇO
1943 Yılın da İstanbul da doğdu.1957 Yılında amatör olarak şarkı söylemeye başladı.Türk milletinin sanat, kültür ve hayatını dünyaya tanıtan, bu VARSAK filozof, sanatkar, 7 den 77 ye TRT. proğramı ile, Türk Milletinin gönlünde taht kurmuştur. Devlet sanatçısı ve Türk kültür elçisi olan bu eşsiz sanatçı sözlerini kendi yazdığı, Sarı çizmeli Mehmet ağa VE ARKADAŞIM EŞŞEK şarkısı ile, olağan üstü, çok üstün duygu sahibi, ahlakçı bir HALK FİLOZOFU OLDUĞUNU, tüm dünyaya tescil ettirmiştir ki, Japonya da yarattığı tarifsiz sevgi seli de, bunu teyit eder sanırım.
Ya ne demeli sözlerini kendi yazdığı arkadaşım eşek adlı şarkısına. Ancak olağan üstü bir ilham, duygu ve coşku ile yazılan, bu şarkıdan daha güzel, daha samimi bir hayvan, doğa, sevgi ve dostluğu, daha nasıl güzel bir tarz ve tasvirle anlatılabilir. Sırf bu iki şarkısı bile, onu ölümsüz sanatçılar arasına katmaya fazlasıyla yeterde artar! Nur içinde yatmanı dilerim ey büyük VARSAK sanatçı!
Dünya da,var mıdır böyle ikinci bir İNSAN? İNSAN? Teklifim şudur ki, ( SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA VE ARKADAŞIM EŞŞEK ŞİİRLERİ ), AHLAH KİTAPLARINDA UZUN, UZUN, TAHLİL VE YORUMLAR YAPILARAK; ders olarak okutulmalıdır. Baştan aşağı hikmet ve erdem dolu bu şiirler, bu şarkılar…Bir ders olarak okutulmalıdır!
Bir sanat tarihçisinin de dediği gibi hikmet dolu sözleri yazabilmek için, bir insanın genetik, soydan gelen bir üstün yeteneğe sahip olması gerekir ki, bu üstün soy, VARSAK VE VARSAKLARIN mensup olduğu, OĞUZ BOYLARI içinde, büyük hükümdarlar ve en çok alim, mütefekkir ve şairlerin yetiştiği, büyük oğuz boyu SALUR BOYU ve VARSAK AŞİRETİNDEN başka şey değildir.
Barış Manço dan bir dörtlük:
Ey Varsak Türkü, üstün insan ruhun şad, mekanın cennet olsun.
XXX
DELİ DUMRUL
Dede Korkutun eşsiz destanın da anlatılan, misilsiz bir cesaret ve cüret sahibi, Deli Dumrul hikayesi bir Varsak karakterinin hikaye edilmesinden başka bir şey değildir. Bu itibarla, Deli Dumrul hikayesini okur, incelerken, Dede Korkutun , SALUR BOYU ve VARSAK AŞİRETİNİN karakter, cesaret, yiğitlik ve mertliğini destanlaştırmaktan başka bir şey yapmadığını, görmekteyiz.
VARSAKLAR hakkında bilgi edinmek için, nasıl ki, Barış Mançonun, şiirlerinin, şarkılarının okunup incelenmesi kafi gelirse;, yine VARSAKLARIN CESARET, YİĞİTLİK VE KABADAYILIĞI HAKKINDA BİLGİ EDİNMEK İSTENİYORSA, sadece bilge insan, Dede Korkutun Deli Dumrul destanını okumak ve incelemek kafi gelecektir!
İşte VARSAKLARIN Kadı Burhanettin Ahmet ve Pr.Dr. Necmettin Erbakanda tecelli eden, politik ve bilimsel üstün zeka, işte KARACOĞLAN da tezahür eden aşk, sevgi ve sanatsal deha ve İsmet Atlıda tecelli eden sportif kabiliyet ve acı kuvvet.
İşte VARSAK TÜRK AŞİRETİ, böyle üstün insanların, büyük kabiliyet ve büyük dehaların, Konya da halka zulmedip, halkı soyan Fatih Sultan Mehmedin vezirazamı, Türk Düşmanı Rum Mehmet Paşayı Silifke yolunda perişan edip, soyulan malları geri alıp tekrar halka dağıtan, VARSAK AŞİRET BEYİ, OĞUZ BEY ve Kemah kalesinde, etrafını saran, Osmanlı imparatorluüunun gücünün zirvesinde olduğu bir devrede, padişah Yavuz sultan Selimin ordusuna teslim olmayarak, üç yüz VARSAK YİĞİDİ ile çarpışarak ölen, VARSAK BEYİ MUHAMMED gibi olağanüstü cesaret sahibi kahramanların içinden çıktığı ve atide de, daha çok, mert, cesur, yardımsever, daima zayıf ve haklının yanın da yer alacak, büyük kabiliyet ve büyük kahramanların çıkacağı, BÜYÜK VARSAK TÜRK AŞİRETİ, işte üyelerinin mensubu olmakla onur ve gurur duyacağı, böyle büyük bir TÜRK AŞİRETİDİR.
XXX
Varsak ŞAİR GARİP ŞENER, ŞU ŞİİRİNDE VARSAKLARI NE DE, GÜZEL ANLATMIŞ… İŞTE VARSAK AŞİRETİ, BÖYLE GÜZEL, BÖYLE YİĞİT BİR AŞİRET.
Sayfa:14.
Hakkına razıdır, ne ise payı.
Hakkı olmayanı almaz VARSAKLAR.
Omuz, omuzadır hep emmi, dayı.
Ekmek böler, Vatan bölmez VARSAKLAR.
Soğuk sulu yüksek yaylada yaşar.
Bazen de, yolları ovaya düşer.
Nerde düşkün görse, yardıma koşar.
Asla muhannetlik etmez VARSAKLAR.
Bir hayat sürerler var ile, yoktan…
Rızık temin edip, az ile çoktan.
Gelen baş tacıdır, Cenabı Hakta.
Kimseye bahane bulmaz VARSAK
Analar Vatana yiğit doğurur.
Ekşi maya ile hamur yoğurur.
Aşığı saz ile Türkü çağırır.
Fitne davulunu çalmaz VARSAKLAR!
Ekmekleri yenir, suyu içilir.
Yüzlerinden hep tebessüm saçılır.
Demir alır denizlere açılır.
Bindiği gemiyi delmez VARSAKLAR.
Çoğu cefakardır çile çekerler
Kara saban ile ekin ekerler.
Meyve versin diye fide dikerler.
Çalışır, avara durmaz VARSAKLAR.
Bugünün işini koymaz yarına.
Nerde bir dost görse, basar bağrına.
Can verir ırz, namus vatan uğruna.
Şehit olur, ama ölmez VARSAKLAR.
Yeşil libasını giyince dağlar
Akar gözelerden, suları çağlar.
Sarı çiğdem, sümbül bezenir bağlar.
Gönlümün gülüdür, solmaz VARSAKLAR.
Misafire büyük önem verilir.
Açmısın, tokmusun diye sorulur.
Tokum dese bile sofra kurulur.
İkramsız misafir salmaz VARSAKLAR.
Aman da garip ŞENER aman.
Sağ olana gelir harman zamanı
Ayırır buğdaydan sarı samanı.
Ekini gög iken yolmaz VARSAKLAR.
Ne de güzel yazmış şair GARİP ŞENER. Varsak Türklerinin karakter, huy, mizaç ve kültürünü, yüzlerinden hep tebessüm saçılır, nerde bir dost görse basar bağrına, çoğu cefakardır çile çekerler, meyve versin diye fide dikerler, çalışır avara durmaz Varsaklar diyerek…
Sayfa:15.
KAYSERİNİN YAHYALI İLÇESİNDEKİ VARSAKLAR.
Yahyalının güneyinde bulunan zamantı suyu boyunca yerleşmiş Torosların eteklerinde ki, köylerin 8 tanesi tamamen VARSAKTIR. Bunlara bağlı 4 tane de mezra vardır. Yahyalı merkezde de, bu köylerden göçerek yerleşen VARSAKLARA rastlamaktayız.
Bu köyler sırasıyla, Delialiuşağı, Avlağa, Yeşilköy, Balcıçakırı, Çubukharmanı(Horozpınarı) Büyükçakır, Kapuzbaşı ve Ulupınardır. Ayrıca, Büyükçakırabağlı Değirmenocağı, Çubukharmanına bağlı Köykenarı, Çamlıcaya bağlı Çavdaruşağı, ve Yeşilköye bağlı Çağlalık mezraları vardır. Bu Varsak köylerinin tamamı VARSAK olup, Çamlıcanın da bir kısmı VARSAKTIR 1.
Zor şartlar ve imkansızlılar içinde mücadele eden bu köylere devlet mutlaka el atmalı ve bu köylerin sosyal, ekonomik ve kültürel meselelerine çözüm yolları bulunmalıdır. Talep etmiyorlar diye bu köyler, unutulup, kendi hallerine terk edilemez!
1.(Anadoluda Varsak Türkmenleri. Pr. Dr. Ahmet Gökbel. Atatürk kültür merkezi.2007.)