VARSAK TÜRKLERİ
BİRLEŞİYOR!

                         Varsak Türk aşireti; Oğuzların     en çok alim, mütefekkir ve şair yetiştiren Reşided – din ve Yazıcıoğlunun  Oğuz boyları listelerinde de: (Nereye varsa kılıç ve çomağı iş görür.) olarak gösterdiği, ÜÇ- OK kolunun, SALUR boyuna mensup;   gözüpekliği, yiğitliği ve kahramanlığı ile temayüz etmiş; ve yardımseverliği ile, çevresinde sevgi ve saygı uyandırmış; efsanevi büyük bir TÜRK AŞİRETİDİR.

                      İşte, bu Büyük Türk Aşiretinin, gönülden, çelik bir disiplin içinde hareketle, yeniden derlenip, toplanması ve tarih de olduğu gibi,  büyük bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmesi yolunda, önemli bir adım atılmıştır. Bu önemli adım atılırken,  her şeyden önce,   bu kutsi davanın, felsefesinin yapılması gerekmektedir.  Önce hareketin felsefesi;  ancak ondan sonra strateji  ve hareket (aksiyon)… Bu itibarla, bu hareketin(aksiyon), felsefesi, felsefi temelleri kurularak, ortaya konacak, işte ondan sonradır ki, hareket( aksiyon) bu felsefi temel üzerinde organize olarak, yükselip, yüceleşecektir!

                   Yukarda ki, ilk paragrafta:  

                    I.) Varsakların,  kim ve ne olduğu hususunda, kısa bir açıklama yapılmıştır.

                     2.) Bu ilk paragrafın ardından da, VARSAKLARIN   derlenip, toplanması yolunda önemli bir adım atıldığından bahsedilmiştir.

                     Pekiyi, yukarda atıldığı ilan edilen, bu kararlı idealist adım nedir? Diye sorulacak olursa, buna ne cevap verilecektir?

                     Buna verilecek cevap,yavaş, yavaşta olsa, Türkiyenin kimi yerlerinde  kurularak,hizmete geçen, (Varsaklar dayanışma, yardımlaşma ve kültür dernekleri),  zaman, zaman  yapılan varsak şölenleri ve değişik  nitelikte sahaya çıkan varsak kıpırdanış ve hareketleri ile;  bizatihi (VARSAK TÜRKLERİ) adı ile yayım hayatına giren ve birtakım evrensel   görüşleri ile, DÜNYA üzerine dağılmış VARSAK TÜRKLERİ ile, topyekun  BÜTÜN  TÜRKLERE, DAHASI BÜTÜN İNSANLIĞA hitap edecek olan ve nerede  TÜRK ve dahası nerede İNSAN varsa orada dağıtımı yapılacak ve oraya ulaşacak olan, işte bu gazetedir! Bu gazete ile, her şeyden önce,  hareketin felsefesi  ortaya konacak ve bu  felsefenin izah ve tanımını da, VARSAK TÜRKLERİ adlı, işte bu gazete yerine getirecektir.   

                       Evet, yukarda ortaya konan amaç doğrultusunda atıldığı açıklanan bu önemli  adımın, değişik bir tanımla, bu insanlık adımının bizatihi, ta kendisi, VARSAK TÜRKLERİ ADLI BU GAZETEDİR.

                       BU HAREKET  (aksiyon),  gücünü, DOĞRU ve İYİ olduğu ve öyle kaldığı  müddetçe,  KAİNATIN MUTLAK  HAKİMİ VE SONSUZ YÜCE ALLAH tan alacak olup; her şeyden önce,

                                                                    Sayfa:2.  

SEVGİ,SAYGI, TEVAZU,SAMİMİYET VE YÜKSEK İSLAM AHLAK VE İNANCIYLA MÜCEHHEZ, KARARLI,  İDEALİST BİR HAREKETTİR!

                      Bu itibarla, inşallah  bu idealist hareketle,   büyük bir talihsizlik ve  kem  bir kaderle; 2. Beyazıt zamanında yerlerinden sökülüp, kafileler halinde, yola çıkartılarak, tüm  İmparatorluk topraklarına dağıtılan ve o günden sonra, mevcut  siyasi,  ekonomik ve efsanevi savaş  gücünü kaybeden ve henüz, o eski efsanevi  gücünü kazanamayan, tarihin bu en cesur, mert ve yardımsever  VARSAK TÜRK AŞİRETİ, evrensel bir inanç ve felsefe temeli üzerinde, tekrar bir araya getirilip, birbirleri ile tanıştırılıp, kaynaştırılacak ve yukarda belirtildiği üzere, yine tarihte olduğu gibi  birbirleriyle  kenetlenerek, o eski  büyük hatır  ve efsanevi gücüne kavuşacak; ve yine örnek,  bir akraba topluluğu ve büyük bir Türk Aşireti olarak, tarihte ki, o müstesna yerini alacaktır!

                      Yukarıda tanımı yapılan  misyon (kutsal görev), yerine getirilirken, bunun yanında bu gazete ile, tüm TÜRK DÜNYASINA ve dahası TÜM İNSANLIĞA,   gerçek, yeni bir  evrensel  felsefenin de,  sunum ve tanıtımı yapılacaktır.  Çıkar,yalan ve riya dolu, fani, sonlu bu  hayatla; yalan ve riyanın olmadığı, gerçek, sonsuz öteki  hayat arasında kıyas, tasvir, tanım   ve tercihin yapıldığı, insanı ebedi kurtuluş ve mutluluğa götürecek,  evrensel bir inanç ve  felsefenin sunum ve tanıtımı…

                      (VARSAK TÜRKLERİ GAZETESİ, bu  vasfı ile de,  şecaat, samimiyet, dürüstlük,  sevgi, saygı, erdem ve evrensel bir İslam ahlak  ve inanç temeli üzerine kurulu tartışmaya açık, işte bu inanç ve  felsefenin de sözcülüğünü yapacaktır.

                      Ve acı, kem bir  tarihi kaderle, birbirinden ayrı  düşmüş ve devlet tarafından da, sürgün edildikleri topraklarda kendi haline terk edilmiş sahipsiz ve yer, yer  fakru zaruret içinde   bir hayat  süren, geleneklerine bağlı, bu cesur, mert ve yiğit  akraba topluluğu şayet,  yukarda önem ve ısrarla vurgulandığı üzere ÇIKAR, MAKAM VE MEVKİİ DÜŞÜNCESİNDEN UZAK, BU İDEALİST ÇAĞRIYA CEVAP VEREREK; gönülden, çelik bir disiplin içinde bir araya gelip, birbirleri ile kenetlenip, aralarında güçlü bir birlik kurmaya muvaffak olursa; (Ki, inşallah buna muvaffak olacaktır!),  şuna şüphe olmasın ki, beş yüz yıldır mahrum olduğu, o eski efsanevi gücüne tekrar kavuşacak ve bu büyük birlikle birlikte,   varsak kardeşlerimizin  her türlü sosyal, siyasal ve ekonomik tüm problemleri bir, bir tespit edilip,   bu problemlere  süratle çözüm ve çare bulunacak; böylelikle kendi kaderine terk edilip, elverişsiz şartlar içinde sahipsiz bırakılmış, bu yiğit Türk aşiretinin kem talihi yenilerek, tersine dönecektir!

                     Kurulacak bu büyük Varsak Türk birliği ile, VARSAK TÜRKLERİ  mutlaka ve mutlaka layık olduğu  refah, mutluluk ve o eski efsanevi gücüne tekrar kavuşarak;   yenilmez,  eğilmez, yeni bir efsanevi güç halinde  daima dürüst, haklı ve zayıf olanların yanında yer alarak, güçlü fakat, mütevazi, gururlu fakat, kibirsiz ve alicenap bir TÜRK AŞİRETİ olarak,  TARİHTE Kİ, O  ŞEREFLİ YERİNİ ALACAKTIR!

                       EVET, İNCEDEN, İNCEYE  DÜŞÜNÜLEREK, FELSEFE,  AMAC VE STRATEJİSİ EN İYİ VE EN DOĞRU BİR ŞEKİLDE TESPİT EDİLMİŞ,  BU TARİHİ BÜYÜK  BİRLİKLE; ÜYELERİNİN MENSUBU OLMAKLA   GURUR DUYACAĞI, SAYILARI MİLYONLARI  BULAN BU BÜYÜK TÜRK AŞİRETİ, TARİHTEKİ O ŞEREFLİ YERİNİ ALACAKTIR!

 

                                                                                                Baş yazı

                                        VARSAK     TÜRKLERİ ÇIKARKEN

                                                                                                Attila TÜRK       

    

                       Uzun süredir, ünlü TÜRK aşireti VARSAKLAR (Aşiret, Arapça bir kelime olup,aynı  ana, baba ve aynı soydan türeyen,  akraba topluluğu demektir),( Bu çok önemli antropolojik ve genetik gerçek hiçbir zaman gözden uzak tutulmamalıdır.)VARSAK TÜRK AŞİRETİ hakkında araştırma yapacak, TÜRK ve Dünya kamu oyuna, VARSAK TÜRKLERİNİN hayranlık uyandıran olağan üstü cesaret, yiğitlik ve kahramanlıklarla dolu tarihi hakkında, bilgi verecek bir mevkute olmasının yanında, diğer değişik bir çok  konu ve alanlarda da  çalışma ve yayım yapacak, mukaddesatçı ve idealist bir gazete çıkarmak amacındaydım! Uzun süre ertelenen  bu idealim,  geç de olsa nihayet   gerçekleştiği için, bugün çok sevinçli ve mutluyum!

                            VARSAKLAR adlı bu gazeteyi çıkartmaya beni iten sebep ve amiller nedir? Bu sorulara verilecek cevabı birkaç madde halinde toplamak mümkündür. Şöyle ki: 

                 

                                                     SAYFA:3.

1.Gazete önce toplumun dili, gözü, ve kulağıdır büyük bir çoğunluğu, bu nitelikten uzak olsa da...)İşte bunun içindir ki, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ ile; bu Büyük Milletin, bir ali cenap  ve yiğit   aşireti (akraba topluluğu),  VARSAK TÜRKLERİNİN şanlı geçmişini anlatan.(Bugünkü gazeteler böyle olmasada…) bir dili, olağanüstü yetenek, cesaret ve yiğitliklerle dolu tarihini inceleyen bir gözü ve  söylenenleri de  dikkatle dinleyecek, bir kulağı olsun istedim!

                          Ve bu gazete ile bir tarihi rivayete göre ta,  Hazreti Nuh peygamberin oğlu Yasef den başlayarak, zamanımıza kadar gelmiş,,  değişik ad ve namlarla anılan, bütün  TÜRKLERİ kucaklayan,  genel bir TÜRK tarih anlayışı ve  genel bir TÜRKLÜK  bilinci  içinde, özel  bir VARSAK TÜRKÜ bilincinin de YERLEŞİP GELİŞMESİNE  ve ayrıca halkımızda KU’RAN  da tarifini bulan EVRENSEL İNANÇ, AHLAK VE ERDEMLE, SAĞLAM BİR AKRABALIK VE DOSTLUK KAVRAMINI TESİS EDEREK, BU DEĞERLERİN GÜCLENİP, YÜKSELMESİNE HİZMET ETMEK!

                          2.) Beş bin yıllık bir geçmişe sahip bu büyük millet, elbette  tarihte önemli bir  çok misyon yüklenmiştir…  Şu göz ardı edilemez ki, dün olduğu gibi bu günde,  BÜYÜK TÜRK MİLLETİ,  yeni bir evrensel   misyonla karşı, karşıya bulunmaktadır. Bu misyon (kutsal görev), görmezlikten gelinemez! Tabii, bu günün dünya şartları, dünün iktisadi, siyasi ve  coğrafi şartlarından  farklıdır  ve bu konu tartışılırken, bu hususlar  göz önüne alınmak zorundadır. 

                          Bu itibarla bu büyük milletin,dün yüklenip, yerine getirdiği   misyonla; bu gün yükleneceği misyon arasında, nitel, nicel ve stratejik farklılıklar olacaktır.

                          Fakat, tekrar belirtmek isterim ki, dün  olduğu gibi bugün de, büyük Türk Milletine, büyük bir millet oluşunun gereği olarak, yüklenmekten asla kaçamayacağı, YÜCE ALLAHIN  ve TARİHİN omzuna yüklediği,  büyük bir misyon vardır. Evet, tarihin bu büyük milletin omzuna yüklediği bu KUTSAL  GÖREV (misyon), aslında bu büyük milletin yaradılış,  varoluş illet ve hikmetinin de, bizatihi ta kendisi ve izahıdır…

                         Bu misyon nedir? Bu misyon ne olabilir? Bu sorulara iyi düşünüp, makul ve isabetli cevaplar  bulup, vermek zorundayız. Evet, öncelikle  bu sorulara iyi düşünüp, doğru cevaplar verilmeli! Ve ortaya konacak bu  misyonun ardından da, herhalde bu misyona uygun stratejilerin tespitine geçilir sanırım…

                         Bu gazete ile, işte Türk Milletinin, yüklenmek zorunda olduğu bu kutsal görev (misyon) meselesi,  milletimizin büyüklüğü ve potansiyel gücüyle orantılı ve paralel bir şekilde tartışılıp,  ortaya konulmaya çalışılırken; bunun yanında, bu Büyük Milletin bir parçası olan VARSAK TÜRKLERİNİN DE, unutulmuş adı, kökü, yiğitlik ve kahramanlıklarla dolu, tarihi hakkında da, bilgiler verilmeye çalışılacaktır… Ve Türk Milletinin yüklendiği  bu büyük misyon ortaya konurken, bu misyon içinde Varsak Türklerinin de, bu yolda özel bir misyon yüklenip, yüklenmediği  meselesi ortaya konarak, ele alınıp, tartışılacaktır…

                        Kim ne derse, desin, bugün (Bu yazının kaleme alındığı tarih, 2014.) yanlış ihanet politikaları ile, ülkemizin düştüğü vahim ve zelil durum karşısında HER TÜRKE  kendiliğinden sarılacağı acil bir  görev düştüğü gibi, tarihten gelen özel durumu sebebiyle VARSAK TÜRKLERİNE de, özel bir tarihi görev düştüğü kanısındayım…

                       Bu inkar edilemez! Ne var ki, bu göreve talip olmanın ilk şartı, önce kendi, birlik ve beraberliğimizi tesis etmektir.  Ve inşallah,  gönülden çelik bir disiplin içinde ve en güçlü bir şekilde bu kutsal,  büyük birlik de, en kısa zamanda tesis edilecektir. VARSAK TÜRKLERİ adlı bu gazete, işte bu kutsal amaç  yolunda, tarihi bir görev yüklenmiş olup, bu kutsal amacın tahakkuku için çalışacaktır…    

                        3.)Varsak kelimesinin terminolojisi ve Varsak aşiretinin Türk tarihindeki anlam ve önemi hakkında bilgi verip, açıklamalarda bulunmak.

                        4.) Türkiye, Suriye,Irak, İran, Balkanlar, Kafkasya ve tüm Turan ülkesine dağılmış bulunan 300 milyonluk bir TÜRK KİTLESİ arasında olduğu kadar, onunla birlikte  VARSAK TÜRKÜ arasında da, ortak bir iletişim aracı oluşturarak; Varsak Türkleri arasında ki tarihi kopukluğu gidermek ve aralarındaki unutulmuş tarihi,  kültürel ve akrabalık bağları ile yer, yer unutulmuş o üstün kimliğini hatırlatıp, yeniden kurup, güçlendirmek

                     

                                                                 Sayfa:4.

                         5.)VARSAK TÜRK AŞİRETİ, sosyolojik olarak, ta keza diğer aşiretlerde de olduğu gibi,aynı ana, baba ve  aynı soydan gelen bir Türk akraba topluluğudur. Bu birbirlerine, kan bağı ile bağlı, akraba topluluğunu, çeşitli organizasyon ve faaliyetlerle   bir araya getirip, buluşturmak ve kan bağı ile, birbirine bağlı bu akraba topluluğunu, karşılıklı en samimi sevgi ve saygı duyguları içinde, birbirleri ile tanıştırıp,  kaynaştırmaya çalışmak! 

                         İşte, beş madde halinde özetlemeye çalıştığım sebep ve  amaçlarlarla, bu gazeteyi çıkartmaya karar verdim ve SONSUZ  YARATICI GÜÇ VE  MUTLAK HAKİMİYET VASFINI   ZATINDA TOPLAYAN VE DEĞİL TAMAMI; HİÇBİR VASFININ, HİÇBİR İNSANDA(Bütün peygamberler de dahil olmak üzere), OLMADIĞI VE OLAMAYACAĞI; (Ne yazık ki politikacılara, böylesi  sapık nitelikler  yükleniyor ve kahrolası, onlarda  sessiz kalarak, ne vahim bir durum ki,bu sapık isnadı  kabul ediyorlar!) SONSUZ YÜCE, YÜCELER YÜCESİ ALLAHA hamt olsun ki, bu Varsak Türkleri Gazetesi   projem, bugün gerçekleşmiş bulunmaktadır!

                       Burada  esas ve en büyük misyon olarak tavsif edeceğimiz,   Büyük Türk milletine ve büyük Türk Milletinin tarihine ve dahası insanlığa hizmet etme konusu, nerede kalıyor? Diye bir soru, sorulacak olursa, buna  ne cevap verilecektir? Buna verilecek  cevap şu olacaktır:

                      Yukarda beş madde halinde özetlediğim amaçları yerine getirmekle, VARSAK TÜRKLERİNE olduğu kadar, bu aşiretin mensup olduğu BÜYÜK TÜRK  MİLLETİNİN,  kutsi varlığı ve tarihine   ve dahası tüm insanlığa da hizmet etmiş olmaz mıyız? 

                       Elbette! yukarıdaki amaçları yerine getirmekle, Büyük Türk Milletinin derin, şanlı tarihine, sosyal ve kültürel gelişim ve tanıtımına  olduğu kadar, birtakım kutsi, evrensel ahlaki değer ve inançları savunmak ve telkin  etmekle de, tüm insanlığa  hizmet etmiş oluruz!

                      Buna ne şüphe...

                      VARSAK TÜRKLERİ gazetesi, hadiseleri daima büyük Türk tarih şuuru ile yorumlayacak ve  Türk Milletinin varlığına, birliğine ve ülke bütünlüğüne karşı yapılan eylem, tavır ve oluşumlar karşısında,alınması gerekli, ANTİ OPORTÜNİST politik,sosyal ve kültürel  tedbirlerle, yapılması zorunlu olan organizasyon, iş ve eylem hususlarında   kendi düşünce ve görüşlerini sunarak,  bunları Türk kamu oyu ile paylaşacaktır... Ümit ederiz ki, birileri çıkarda, bunlar üzerinde düşünür, bir pay alır ve bunları uygular…

                      Ayrıca bu gazete ile, TÜRK MİLLETİNİN nasıl, ne şekilde her yönüyle ahlak, bilim,teknoloji ve sair alanlarda en ileri bir toplum haline geleceği ve gerçek bir kalkınma  ile, gelir ve zenginliğin adil paylaşılacağı ve bu günkü ancak bir aldatmaca ve sahtekarlıktan ibaret, SAHTE DEMOKRASİ yerine, GERÇEK BİR DEMOKRASİNİN nasıl ve ne şekilde kurulacağı,  sömürü, zulüm,vurgun, talan ve rüşvetin  nasıl önleneceği ve nasıl, ne şekilde hür, adil,  demokratik bir  hukuk  düzeninin kurulacağı ve müreffeh  Türkiye Cumhuriyetine   nasıl ve ne şekilde ulaşılabileceği  hususlarında da,    görüş ve teklifler ortaya koymak…  

                     Ve bu gazete ile GERÇEK DEMOKRASİ ve EĞEMENLİK KAVRAMININ NE OLDUĞU hususu ile,  MİLLİ İRADE MANİPÜLASYONU VE YUTTURMACASINDAN, dış politikaya, maarif, kültür politikasından, sağlık ve spor politikasına kadar;  hülasa  birey ve  toplumu ilgilendiren her konuda, kamu oyuna görüş ve teklifler sunmak... Ola ki, filozof KONFUÇİUSUN dediği gibi vatansever ve basiret sahibi bir akıllı politikacı çıkar da, bunlar üzerinde düşünür… Ve belki, (Bunlar faydalı ve doğru şeyler olmalı...) diyerek,bunları uygular…

                     VARSAK TÜRKLERİ adı ile yayım hayatına giren ve sizin ( İstisnasız, bütün Türkleri kastediyorum.), gerçek bir parçanız olan bu gazete, her şart ve ortamda maddi ve manevi milli değerlerimizi, ülke ve milletimizin artık son noktasına gelmiş bölünmez bütünlüğünü,  ( Osmanlının inhitatı ile aslında alçakça, ülkesi ve milleti ile  bölünebildiği ve küçültülebildiği kadar, en son noktasına kadar  küçültülmüş ve bölünmüş bir ülke ve millet…)savunmaktan, biran bile geri durmayacaktır!                        

      Bu kutlu yolda yalnız da kalsa hiçbir şeyden çekinmeyecek, yılmayacak ve korkmayacaktır! 

          Ki,bir VARSAK TÜRKÜ olarak  hiçbir zaman hiçbir şeyden çekinmediğimiz, yılmadığımız ve korkmadığımız geçmişteki, olay ve karinelerle sabittir.Burada bir meydan okuma olarak, açıkça belirtmek istiyorum ki;  bir TÜRK, bir VARSAK  TÜRKÜ, hiçbir şeyden korkmaz!

         BİR VARSAK TÜRKÜ SADECE VE ANCAK YÜCE ALLAHTAN KORKAR!

                                                         Sayfa:5.       

           Bu konuda şüphesi olan varsa; bir başka örneği olmayan şecaatlarla dolu, destani  TÜRK VARSAK tarihine, iyi   baksın!

                       VARSAK TÜRKLERİ gazetesi, kendisine esas aldığı inanç, kanaat ve fikirleri savunma yolunda susmayı ve tehlikelerden yılmayı  kutsi değerlerinden  döneklik ve tarihine bir ihanet  sayacaktır!

                      Tarih de nasıl, Varsak Türkleri  hilkatten gelen üstün, alicenap karakterleri ile, iktidarda ve güçlü fakat ehilsiz, 2. Beyazıt Hanın yanında değil de; fakat,  zayıf ama haklı ve iktidara ehil, ulu hakan Fatih Sultan Mehmedin: ( Benim yerimi tutacak,işte bu oğlum !) dediği Cem Sultan yanında yer alarak  savaşmışsa…)  VARSAK TÜRKLERİ GAZETESİ  de, aynen öyle yaparak, zulüm,  haksızlık, sömürü, fesat, fitne, ikiyüzlülük, şirk ve bölücülüğe karşı  ve; sayıları azda olsa,  zayıf da  olsalar, mazlum ve haklı olanların, ahlaklı ve mert olanların ve birlik ve beraberlikten yana olanların yanında yer alarak,   öyle savaşacaktır! Aynı tarihteki  VARSAK ATALARININ,  yaptığı gibi…Ki, şu iyi bilinmelidir ki, aslında, daima, haklı ve zayıf yanında yer almak, VARSAK TÜRKLERİNİN genetik yapılarında yer alan, onlara has, üstün bir karakteristik özellik olsa gerek …

                         Evet, yukarda tanımlanan   kutsi mücadelesinde, riyakarlara, korkaklara ,çıkarcılara ve eyyam ağalarına   yanında asla, yer vermeyeceği gibi; riyakar, çıkarcı ve eyyam ağalarının yanında da, asla yer almayacaktır!

                       Ve  YÜCE ALLAHIN adını kullanarak, halkı aldatıp soyan, şirke bulaşmış, pkk. işbirlikcisi, rahmetli büyük fikir ve bilim adamı Nurettin Topçunun güzel bir tanımıyla, içi boş bir kabuktan ibaret, bu sahte Müslüman politikacı ve yöneticilerinde asla peşine takılmayacağı gibi; hele, Türk kimliğini inkar edip, aşağılayan  politikacıların, dünden VARSAKALRI  inkar etmiş olacağı  sebebiyle, büyük değer, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunun  da, belirttiği gibi, bu soyu, sopu belirsiz, soysuz politikacılara, rağbet edilmemesi gerektiği hususunda da, VARSAK TÜRKLERİNİ daima uyaracak ve bu şarlatanlardan, tüm Türkleri olduğu kadar, Varsak Türklerini de özellikle bu ihanet, din istismarcısı KİŞİ ve oluşumlardan,   korumaya çalışacaktır. 

                         Şu gerçek, her Varsak Türkünün  kafasına iyice, ama iyice  dank  etmelidir ki: eğer TÜRK  varsa, VARSAK da vardır. Eğer, Türk yoksa; VARSAK diye de, bir şey yoktur! Bir su kaynağının inkarı halinde, o kaynağın, kollarının varlığından,  nasıl bahsedilebilinir?

                        Bu gün yapılan,  bırak coşkun bu su kaynağının bir kolu, topyekun,  SU KAYNAĞI, yani topyekun TÜRK MİLLETİ inkar ediliyor ve o SU KAYNAĞINA büyük bir cüret ve alçakça,pislik ve zehir akıtılıyor!  (Çözüm süreci denen, ihanet sürecinin süregeldiği süreç.)

                        Bu durumda, yani BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN İNKAR EDİLDİĞİ BİR DURUMDA, hangi VARSAK TÜRKÜ kardeşimiz; kendi varlığından bahsedebilir? Çünkü, nihayet VARSAKLAR, o kaynağın  yüzlerce kolundan bir kol, yüzlerce dalından bir dal; yani TÜRK MİLLETİNİN  kollarından bir kol ve dallarından bir dal..

                    O halde; gövde yoksa, kolda, dalda yoktur!

                     O gövde TÜRK MİLLETİDİR  ki, şu anda yaşayan en az 300 milyonluk mevcut  bir kitle ile,yüzlerce milyon gazi, şehit  ve toprağa karışmış üyesi ile; şan, şeref ve zaferlerle dolu, topyekun bir tarih mecmuasıdır.

                      Dahası var… Bu gövde, bir Süleymaniye, bir Selimiye camii; bir Mohaç, bir Çaldıran, bir   Sakarya, bir Kosova, bir Kafkasya, bir Kırım, bir Anadolu, bir Azerbaycan, bir Özbekistan, bir Kazakistan, bir Türkmenistan ve topyekun bir Turan…

                      TÜRK MİLLETİNİN inkarı; işte şimdiye kadar, HİÇ BİR ALÇAĞIN YAPMADIĞI,  böyle vahim, tarihi bir inkar, böylesi  iğrenç bir ihanet   ve böylesi bir alçaklıktır!

                        Bu itibarla böylesi bir inkar, ihanet ve alçaklığın yanında, hangi VARSAK TÜRKÜ yer alabilir?

                       TÜRKLÜĞÜ  inkar etmek böyle büyük bir alçaklıksa;  bu alçaklığı yapanlara karşı cılız, zayıf, beyanlarla işi geçiştirerek,  eyyam ağalığı yapmakta öyle alçaklıktır!

                       Daha,sözüm bitmedi! Müslüman Varsak Türkü kardeşim!                       

                       Dahası,bu kem inkar,her şeyden önce, maide suresinin 54. cü ayetinin de, inkarı  anlamına  gelir!

                         

 

                                                                Sayfa:6. 

 Zira, normal seviyede bir akla ve biraz tarihi bilgiye sahip bir kişi, ortadaki apaçık,tarihi olay ve karinelerden  yola çıkarak, kesin olarak anlar ki, bu ayette, YÜCE ALLAH TARAFINDAN TARİF  EDİLEN VE ÖVÜLEN MİLLET, TÜRK MİLLETİNİN TA KENDİSİDİR!

                      Bu konuda hiçbir şeyh, hoca veya  ilahiyatçının,  herhangi bir tevil, yorum ve açıklamasına ihtiyacımız yoktur…

                      Şu  veya bu şeyh, hoca veya  ilahiyatçının bu konuda yapacağı her hangi  olumsuz bir tevil ve yorumla da, her halde bu satırların yazarı; (Bu bir , övünme ve mübalağa değil,  sadece yalın, objektif  bir tespit ve ilgilisine karşı; çıkacağı veya  saldıracağı kişinin niteliği hususunda  yapılan,   gerekli  bir uyarıdır ki; bir dahi düşünür, onlardan ürkerek, onların şöyle veya böyle bir tepkisinden korkarak,  2, artı 2, eşittir,  dört eder, sonucundan matematiksel bir katiyetle emin olduğu kadar;  doğruluğundan emin olduğu,  bu  kanaatinden, diğer bir çok doğruluğundan emin olduğu kanaatlerinde  de, olduğu gibi, sapacak değildir.) (Ki, hiçbir, gerçek dahi düşünür, hiçbir ilahiyatçının veya şarlatan şeyhin, saldırısından korkmayacağı  gibi, şanı, şöhreti ne olursa olsun hiçbir tarikat şeyhinin  ya da ilahiyatçının da gölgesine sığınmaz ve onlardan izin ve icazet alarak  konuşmaz!)

                     Şu  kafalara iyice yerleşmeli ki, (dahi düşünürler),yataklarına  sığmayıp, yataklarından taşan, coşkun sel suları gibidir!  Bu coşkun sel suları, yataklarına sığmazlar  ve önlerine çıkan, bütün  bent, duvar ve engelleri de,  dinlemeyip, yıkıp geçerler… 

                     İlerde bu tasavvuf, tarikat, şeyh ve mehdilik konuları üzerinde durularak; bunların evrensel bir dini, yani  Yüce İSLAM  dinini  nasıl  tahrif  ettikleri ve bu yüce, evrensel dine yaptıkları akıl dışı isnat ve bu yüce dine soktukları hurafe, zan ve maskaralıklarla,  bu yüce dine yaptıkları kötülükler,  ayrıntılı bir şekilde yazılıp, anlatılacaktır. Ki, bu gazetenin yüklendiği bir başka misyonun  bizatihi, ta kendisi de, budur ve bu olacaktır!

                      İşte,  Kainatın yoktan yaratıcısı, sonsuz Yüce ALLAHIN  gönderdiği Yüce Kur’an, işte İslam  ve işte doğru   yol, apaçık ortada… O halde kimdir bu şeyh, bu mehdi bu mutasavvuf?  Ve nedir bu tasavvuf, tarikat sömürüsü ve sapkınlığı? Yoksa, (BU YÜCE, EVRENSEL KİTAP MUHTEVASI),  bunların  kuruntu, vehim, zan ve saplantılarına cevap vermiyor  ve bu vehim, kuruntu, zan ve saplantılarını bu YÜCE KİTAPTA  bulamıyorlar da,  bunun  üzerine, bu evrensel Yüce Kitabı metruk hale getirip, o Yüce Kitabı ihmal ve sarfınazar ederek, kendi vehim, kuruntu, zan ve saplantılarını onun yerine geçirtip, ona göre, batıl dinler üretip, kendilerini mi tatmin ediyorlar? Ve bu batıl dinlerini, İslam dini diye halka yutturmaya mı çalışıyorlar? 

                     Evet, açıkça buradan ilan ediyorum ki, işte yapılan  aynen bu! Ve yapılan iş budur… 

                     Kaldığımız yerden devam edelim...

                     Demek ki, TÜRK MİLLETİNİN inkar edilmesi, bir yönüyle de, yukarda adı geçen, yüce ayetin inkarı anlamına gelmektedir.

                        O halde, yukarda  ortaya koyduğumuz gerçekler karşısında,  TÜRK MİLLETİNİN olmadığı bir dünyada VARSAK TÜRKLÜĞÜNDEN   bahsedemeyeceğimiz gibi, Varsak Türklerinin;  düşmanların ekmeğine yağ süren,  işbirlikçi,  soysuz,     politikacıların peşine takılması halinde bu,VARSAKLARIN ŞANLI TARİHİ ve MERT KARAKTERİNE de uygun,   politik bir tavır ve yaklaşım olamaz!

                      Bu itibarla,kimse kendi şahsi  siyasi ikbal ve menfaatleri uğruna VARSAK TÜRKLERİNİ  kandırıp, aldatarak, peşine takıp, TÜRK düşmanı organizasyonlara yöneltmeye ve Varsak Türklerini bu kötü amaç yolunda istismar etmeye,  tevessül etmesin!

                      Ve hiçbir kimse,yapmak istedikleri, ya da, yapacakları bir maddi yardım karşılığında ( Ki, bu yardım nicelik ve nitelikçe,  başka ve sürekliliği olan bir devlet politikası şeklinde  yapılmalıdır...)  onurunu rencide etmeye kalkışmasın…

                      BİR VARSAK TÜRKÜ, sağ veya sol görüşlü her hangi bir organizasyonu destekleyebilir…Bu ayrı bir konu… Ama, hiçbir VARSAK;  TÜRKLÜĞÜ inkar eden, hiçbir sağcı veya solcu kişi ve organizasyonu asla…Çünkü bu kendisini,bizatihi kendi varlığını inkar olur…

                      Hiçbir Varsak,Türkü, Türk Milletinin düşmanları ile, el sıkışıp, kucaklaşamayacağı gibi; düşmanları ile el sıkışıp  kucaklaşanlarla da; asla el sıkışmaz ve kucaklaşmaz!

                    Aksi halde bu, VARSAKLARIN hilkatten gelen, o müstesna karakterleri ve mertlik anlayışları ile, gayri kabili telif, büyük  bir tarihi hata olur!

                   

                                                                   Sayfa:7.

                      VARSAK TÜRKLERİ,  daima zayıf  yanında yer almış, hilkatten gelen o, hür ve serbest yaşama iç güdüsü ile,  yüksek dağları kendine yurt edinmiş, tarihin tanıdığı  en cesur, en cüretkar, en mert  TÜRK AŞİRETLERİNİN en başında yer alan bir Türk Aşireti olarak,VARSAKLAR böyle bir tarihi hatayı işlemeyecek ve ancak cesur mert insanların yer alıp oturacağı o, mertlik otaklarına da, bu  korkak,  namert,  hain insanları yaklaştırmayacaktır!

                     Evet, bu namertleri otaklarına ve yanlarına, asla yaklaştırmayacaktır!

                      VARSAK TÜRKLERİ adlı bu Gazete politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel tüm olgu ve gelişmeleri yakından takip edecek ve bu konularda nevi şahsına münhasır vizyon, fikir, düşünce ve tezlerini bağımsız bir şekilde ortaya koyacak ve kamuoyu önünde bunları azim ve kararlılıkla savunacaktır. Ki, aslında bu misyon, teorik bir gazete oluşunun gereği olarak, bizatihi verdiği bir söz, yüklendiği  bir görev ve bizatihi kimliğidir…

                       İşte yukarda özetlemeye çalıştığım sebeplerle VARSAK TÜRKLERİ adlı bu gazeteyi çıkartma ihtiyacı duydum, duyuyorum ve böyle bir gazeteye kıyamete kadar da ihtiyaç duyulacağına şüphe  yoktur!

                    VARSAKALR adlı bu gazete de, belki bir takım eksik ve hatalarımız olacaktır… Fakat, Sonsuz Yüce, ALLAHIN  yardımıyla ve sizin samimi uyarı ve tavsiyelerinizle, bizlerinde dur, durak bilmeyen gayret ve çalışmalarımızla; o eksik  ve hataların da üstesinden geleceğimize, inanıyoruz.

                     Gazetemize ulaşan tüm bilgi, tavsiye ve dilekler en titiz bir şekilde incelenerek, değerlendirilecektir. Ki, önemle belirtmek isteriz ki, başta muhterem VARSAK aşiretine mensup kardeşlerimizin gazetemize, ilerde yapmayı planladığımız faaliyet ve çalışmalarla ilgili olarak VARSAKLARIN nüfus ve dağılım yerleri hakkında,  ulaştıracakları sağlam, geçerli  bilgilere ihtiyacımız vardır.

                        Bu hususu kendilerine, hassaten arz etmek isteriz ki, bu bilgiler, VARSAKLAR için, hayati ve tarihi bir önem taşımaktadır.

                         Zira bu bilgiler elimizde olmadan VARSAK aşireti hakkında ne tarihi ve demografik veriler elde edebiliriz ve ne de, sosyal, kültürel ve bilimsel çalışmalar yapabiliriz. Ki, VARSAK TÜRKLERİ  adlı bu gazetenin  en önemli çıkış sebeplerinden biriside VARSAK AŞİRETİNİN tüm dünyadaki ülke, şehir, kasaba ve köylere göre nüfus dağılımı(demografi.) sosyal, ekonomik ve kültürel durumları ve meslekleri hakkında bilgi toplayarak, bu veriler ışığı altında bilimsel  çalışmalar yapmak ve elde edilecek  bilgi ve sonuçları  değerlendirip, yorumlayarak,bunları  Varsak kardeşlerimize olduğu kadar, bilim ve Türk dünyasına  da, sunmak.

                     Böylelikle, VARSAK TÜRKLERİNİN  iştigalleri ve sair, sosyal, kültürel hayatları   hakkında alınacak bu bilgilerin ışığı altında ilgili bilim adamı ve uzman kişilerle tartışarak, VARSAKLAR hakkında çeşitli, sosyal, siyasal ve tarihi analiz ve sentezlerle, yeni tespit ve  sonuçlara ulaşılacak ve bu tespit ve sonuçlar,  kitle iletişim araçları ve oluşturulacak çeşitli platformlarla,  kamu oyuna duyurulacaktır.

                     Ve ardından VARSAK TÜRKLERİ için hayati  bir önemi olan ve geleceğini tayin edecek olan, şu soru sorulacaktır: (NE YAPMALI?)  

                     Böylelikle, Varsak aşiretinin potansiyel  varlık ve gücünü, ancak bu verilerle ortaya koyabilir ve bu veriler üzerine atiye dönük, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve bilimsel ARAŞTIRMA, ÇALIŞMA  ve STRATEJİK PLANLAMALAR yapabiliriz…

                    Bu konuda yapılacak iş  herhalde şudur: Ben nasıl adım şu, mesleğim şu ve ben bir  Varsak Türküyüm  ve benimle şu kanal üzerinden irtibat sağlayabilirseniz diyorsam, diğer muhterem Varsak Türk kardeşlerimizden de,aynı şeyi bekliyor ve gazetemiz kanalıyla, aynı şeyi yapmalarını diliyoruz!. Yani kendileri ile, iletişim sağlayabileceğimiz bir kanalı bizlere sunmaları…

                    (Ancak böylelikle karşılıklı bir iletişim kurularak, kendilerinden bilgi alabilir ve kendilerine de çeşitli bilgiler ulaştırabiliriz.)

                    Ki, kanımızca bu dileğimizin yerine getirilmesi yukarda da önemle vurgulandığı üzere, TÜM DÜNYA ÜZERİNE DAĞILMIŞ Varsak Türk aşiretine mensup kardeşlerimizin birbirleri ile buluşup, tanışmaları ve geleceği açısından hayati, ve tarihi bir önem taşımaktadır. Ümit ederiz ki, bu hayati çağrımız en güçlü bir şekilde yankılanıp, karşılık bulacaktır!

                      Şurasını tüm Varsak kardeşlerimiz  bilmelidir ki, bu gazete, Varsak Aşiretinin yanında, tüm Türk Milletinin onur,haysiyet, refah ve mutluluğu için vardır ve inşallah bunun için de daima, var

                                                          Sayfa:8.

olmaya devam edecektir. Yani, değişik bir ifade ile: (BU GAZETE BÜTÜN TÜRKLER, DAHASI TÜM İNSANLAR, TÜM İNSANLIK İÇİN, YANİ SİZİN İÇİN VARDIR.)

                        Yukarda saydığım  bu yüce arzu ve dileklerle, gazeteniz yayım hayatına girerken,varsak kardeşlerimize olduğu kadar, tüm  Türk  ve yeryüzüne dağılmış diğer Müslüman kardeşlerimize dahası, 

insanlığı yaşatan ve yaşatacak, tüm insanlara da, YÜCE ALLAH’TAN sağlık, esenlik ve hak üzeri başarı dilekleri ile, sevgi ve saygılar sunarım!

                                                                        

                                         1974 Yılında yayınlanan;

                     (OPORTÜNİZM, SAĞ VE SOL OPORTÜNİSTLER)

                                          Başyazısı hakkında:     

                          1974 yılında  ( Daha ortada pkk. ve bölücü terör yok.) Attila Türk tarafından kaleme alınıp,  bir gazetede yayımlanan bir başyazıyı, aynen aşağıya alıyoruz. Bu makalede, sağ ve sol oportünist politikacıların,  Türk Milletini nasıl bir milli felakete sürükleyeceği, büyük bir öngörüyle bir, bir izah edilmiştir…

                       Bu itibarla, bu makalenin bu konuda    herhalde,  bir uyarı, bir rehber işlevi ifa edeceği kanısındayız. Ve bu yazı okunup, anlaşılmadan; hiçbir sağ ve sol politikacının, söz, icraat ve eylemlerinin doğru anlaşılıp, değerlendirilemeyeceği ve yorumlanamayacağı kanaati ile, (Nitekim doğru anlaşılamıyor,  doğru değerlendirilemiyor ve doğru yorumlanamıyor! Ve ne yazık ki,işte bu gerçekten habersiz milletimiz, ülkemizi milli bir felakete sürükleyen bu sağ ve sol oportünist politikacıları desteklemeye devam ediyor!) bu yazının iyi okunup,  anlaşılmasını ve iyi yorumlanmasını diliyoruz…

                        Ve bu gün ülkenin  düştüğü tehlikeli ve yürekler acısı  zelil durumun analizi ve değerlendirilmesi ancak  bir benzerinin,, henüz yazılmadığı oportünizmin, felsefesinin yapıldığı bu yazının  okunup, iyi anlaşılması ile mümkün olacağı kanaatindeyiz.

                         Şayet bu yazı perspektifinden, ülkenin bu gün içinde bulunduğu milli duyguları rencide eden, yürekler acısı,  zelil durum değerlendirilip,  yorumlanırsa; (şu ifademizde hiçbir mübalağa yoktur ki,)  bu yazının TÜRK MİLLETİNİN, bugün ve gelecekte büyük milli felaketlerle karşılaşıp, karşılaşmayacağı yönünden ifade ettiği, tarihi  önem ve değer,  daha iyi anlaşılacaktır!

                      Bu cümleden olarak;

                      Ve işte 1974. yılında, kaleme alınmış, OPORTÜNİZMİN felsefesinin yapıldığı bir baş yazı…Ve işte, 2014 yılında, bu baş yazının öngörü ve muhtevasına  muvazi olarak, Ülkenin geldiği,  yürekler acısı zelil durum…

                      Tek cümleyle: İşte milleti ve ülkesiyle bölünmüş; parçalanmış bir Türkiye…

                       Bu yazı, gaflet ve dalalet içinde  debelenmeyen, tüm vatansever milliyetçilere, saygı ile ithaf  olunur!

                                       

                                                                                                               (Baş yazı) Tarih:mayıs 1974.)                                                           

                                                                 OPORTÜNİZM

                                                  SAĞ VE SOL OPORTÜNİSTLER

                                                                                                        Attila Türk

                    Oportünizm Fransızca bir terimdir. Aslı(orijin) oportünizmedir. Oportünizm sözlükte güç ve tehlikeli durumlarda okşayıcı davranışla, prensipleri gevşetmek ve böylece işi geçiştirme taraflılarının sistemi anlamındadır.                                                            

                      Görülüyor ki, oportünizm daha uygulamaya geçmeden, insan zihninde, sözlükteki şekliyle bile, otoritesizlik, gevşeklik, dalkavukluk ve korkaklık anlamlarına gelecek, bir çağrışım yapıyor.Oportünizm denilen bu siyasi kavramı, herkesin anlayacağı şekilde, daha basit tanım ve misallerle anlatmakta fayda var.

                      Oportünizm acz, gaflet, basiretsizlik, otoritesizlik, zayıf irade ve korkaklığın bir takım kurallarla sistemleştirilmesidir. POLİTİKACININ MİLLETE KARŞI OYNADIĞI ADİ VE ÇİRKİN BİR OYUNDUR!

                      Tabir yerinde ise, vatana ihanet etmiş bir haini, normal olarak ölüme mahkum etmek gerekirken, tutup bu haini altı ay hafif hapis ve altı ay kuş adasına sürgün etme  uygulamasıdır.

                     Milleti aldatma ve tehlikeli istikametlere götürme hareketidir.

                                                              Sayfa:9.                           

                       OPORTÜNİZM MİLLETE, MİLLİ ELİM VE FELALET HAZIRLAMA YOLUDUR!                                        

                       Milli refleksi, çeşitli yol ve metotlarla, çeşitli yalan ve göz boyamalarla mefluç etme ve milleti olaylar karşısında hissiz, duygusuz ve lakayt bir hale getirme ve  ardından da,  ülke  bütünlüğü ve millet birliğini sinsice parçalama ve sonuçta milleti topyekun, yok etme politikasıdır.  

                       İşte böylesi adi ve iğrenç bir sistemin adıdır oportünizm.

                       Oportünizm konusunda benim yaptığım, felsefi yorum ve oportünizme  yüklediğim geniş siyasi anlam  budur... Aslında  bu makaleyle yapılan iş ve güdülen amaç oportünizmin  sözlükteki anlamından yola çıkarak ve bu öz anlama sadık kalarak, bu  temel anlam üzerinden çeşitli,  yeni, geniş tanımlarla  oportünizmin, felsefesini yapmaktır…

                        Yani burada, oportünizmin sözlükteki temel anlamına sadık kalınarak ve bu temel anlam üzerinden  daha geniş,  daha genel bir anlam ve yorum getirilerek; politikacıların bir takım icraat ve uygulamalarının gerçek niteliğini, doğru bir  analiz ve yorumla, anlayabilmenin  metot ve  yolunu ortaya koymaktır.

                       Okuyucularımızın, basit, sığ bir perspektifle  yazıyı değerlendirmelerini önlemek için; uyarmak zorundayım ki, evet burada oportünizmin basit, yalın, anlaşılır tanım ve  misallerle  felsefesi yapılmıştır.  Evet, bu  makaleyle, burada yapılan iş ve güdülen amaç   budur… Ve bu işte ve bu amaca ulaşılmasında da, başarılı olunduğu kanaatindeyim.Yazı bu perspektiften ele alınarak, öyle  değerlendirilip, yorumlanmalıdır… Aksi halde, bu yazı, bu perspektiften ele alınıp, değerlendirilip, yorumlanmazsa, ortaya konmaya çalışılan gerçek durum, amaç  ve mesele, asla gereği şekilde anlaşılamaz ve bu yazıdan beklenen fayda da, asla sağlanamaz!

                        Dileğim o dur ki,halkımız ve politikacılar bu yazıyı  böyle, geniş bir perspektiften ele alarak, değerlendirip, yorumlarlar.. O zaman eminim ki, halkımız, politik karar, tavır ve icraatları doğru ve isabetli bir şekilde yorumlayıp, anlayacaklar ve politikacılar da  ülke ve milletine karşı daha basiretli kararlar alabilecek  ve politik karar, tavır ve icraatlarında ülke ve halklarını felakete sürükleyecek,  vahim yanılgı ve yanlışlara düşmeyeceklerdir!

                         Oportünizmin yukarda ki, tanım ve yorumundan sonra, şimdide oportünistin kim ve ne olduğunu açıklamaya çalışalım.

                         Oportünist yukarda ki, adi ve iğrenç oyunun baş kukla oyuncusudur. Oportünizm bir noktada, bir eyleme karşı bir tepki olarak ortaya çıktığı için tepki(reaksiyon)yi gösteren politik kişinin, ideolojik görüşüne göre,oportünistleri sağ ve sol oportünist diye ikiye ayırmak gerekir. Yani, tehlikeli ve güç durumlarda, ılıman, mutedil bir yol, metot güdüp, uygulayan, sol görüşlü politikacılara, sol oportünist; ve yine güç ve tehlikeli durumlarda okşayıcı davranışla, uygulanması gerekli prensipleri ödün vermeksizin uygulamayarak, gevşetip, sulandıran ve hiçbir sonuç vermeyen yüzeyden basit tedbirlerle, durumu idareye çalışan ve böylece bir şey yapıyormuş gibi görünüp,aslında milleti aldatıp, uyutarak, daha vahim ve daha büyük bir kötülük yapan,   sağ politikacılara da sağ oportünist denir.

                        Daha değişik bir anlatımla yaraya neşter vurup, kangren olmuş uzvu kesip, vücuttan atarak, tüm vücudu kurtarmak yerine; yarayı hiçte sağlıklı olmayan, birtakım bezlerle sararak, yarayı kamufle eden ve bununla yarayı tedavi ettiğini sanan veya kasıtlı olarak öyle göstermeye çalışan ve aslında  o uzvu  değil, tüm vücudu risk ve tehlikeye atan, sağ politikacılara da, sağ oportünist diyeceğiz.

                       Mustafa Kemal Atatürk’ün de, dediği gibi, Türk aleminin en büyük düşmanı  komünizmdir ve her görüldüğü yerde ezilmelidir.) Bu doğrudur. Beynelminel komünizm en büyük dış hasımdır. Fakat, bunun yanında, büyük Türk milleti için, birde iç hasım vardır. Bu iç hasımlar sağ ve sol oportünistlerdir. Büyük, dahi milli şairimiz M.AKİF ERSOY  en büyük hasım olarak cehaleti  görerek, bir şiirinde:

                   “  Ey hasmı hakiki, seni öldürmeli evvel!

                       Sensin, bize düşmanları üstün çıkaran el.”

                       Diyerek,  cehaleti, bize düşmanları üstün çıkaran el olarak tarif edip, cehaleti en evvel  öldürülmesi gereken bir hasım olarak göstermiştir. Tabii,burada  dahi şairimiz, hasım olarak gördüğü cehaletin öldürülmesinden bahsederken, her halde silahla,  bıçakla cahillerin  öldürülmesini amaçlamıyor…

                      Burada eminim ki, okuldan, eğitimden, insanların  eğitilmesinden bahsediyor olmalı… Ki, bende aynı  görüşteyim! 

                    

                                                                 Sayfa:10.

                         Ben de, iktidar oldukları ya da, fırsat elde ettikleri zaman, Türk Milletinin tarihi iç ve dış düşmanlarının ekmeğine yağ süren, onları besleyip palazlandıran ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği ve geleceği yolunda karşısına çıkan bir handikap, büyük bir tehlike  ve iç hasım olarak yukarda özelliklerini sayıp, dökmeye  çalıştığım, bu sağ ve sol oportünistleri gösteriyorum

                          İşte, Mehmet Akif Ersoyun tanımını yapıp, en evvel öldürülmesi gerekli  hasım olarak gördüğü   cehaletin yanında, siyasette en evvel hesaplaşılması gereken  bir başka cehalet, bilgisizlik ve basiretsizlik olarak görüp,tanımlayacağımız bir iç hasım daha vardır ki, işte  aslında, bu hasmı hakikinin ta kendisi olan,  (oportünizmdir…)  

                         Bu durumda, oportünizmi  nihayet  yukarda değişik şekillerde  tanımları yapılan, tehlikeli bir fiil olarak,  tavsif edersek,  o zaman bu ülke ve millet için  tehlikeli fiilin, ülke ve millet için tehlikeli  faili olarak da,  sağ ve sol oportünistleri görmemiz gerekecektir!       

                        Bu itibarla, Mehmet Akif Ersoyun dediği gibi, ben de, en evvel yıkılıp, çökertilmesi  gereken bir iç hasım olarak bu sağ ve sol oportünistleri görüyorum…  Evet,   en evvel  saf dışı edilmesi gereken  bu sistem, oportünizm olup, MİLLİYETÇİ TOPLUMCU DEVRİMCİLERİN, kendileriyle ilk evvela mücadele edecekleri siyasi hasım da, bu sağ  ve sol oportünistlerdir…

                        Evet, milliyetçi toplumcu devrimciler en önce ve her şeyden önce fikirle,  dünyanın en etkili silahı olan fikirle, bu sağ ve sol oportünistlerle  mücadele etmelidir. Bu milliyetçi toplumcu devrimcilerin hedefine ulaşmaları için; ilk gerekli şart ve tek yoldur.  Aksi halde bütün mücadele ve çabalar havanda su dövmekten öte  gidemeyecektir!

                       Ve ne yazık ki,bu durumda, bütün mücadele boşa gitmeye ve gerçek ülkücüler de (idealistler) heder olup, gitmeye  mahkumdur…

                      Kahrolsun sağ ve sol oportünistler!

                      Yaşasın yarınki, adil ve kudretli Türkiye’nin mimarı olacak, milliyetçi toplumcu devrimciler!

                          Not:Bir çok  sözde milliyetçi, yöneticiler devrim lafını asla kullanmadığı gibi yönetimi altında olan kişilere de kullandırmaz…  Fakat,1988 yılında yapılan, M.H.P. Büyük kongresinde yaptığı çok özel bir  konuşmada  dahi şair ve fikir adamı rahmetli Necip Fazıl Kısakürek: ( Bu köhne  düzeni yıkacaksınız, bunun için devrimci olacaksınız.) dedi. Ve rahmetli Alpaslan Türkeşin de olduğu o büyük kongrede, salon alkıştan inlemişti…    

                         Devrim (revolution),  sözlükte: Toplumda kısa bir süre içinde meydana gelen köklü ve önemli  ve kalıcı değişiklik, demektir. Devrimi bu mücerret anlamı ile ele alıp, değerlendirdiğimiz zaman, kısa sürede, toplumda köklü ve önemli değişiklik yapmak isteyen her kişi, devrimcidir…O halde, toplumda kısa sürede , büyük, kalıcı, köklü değişiklikler yapılmasına karşı çıkanlarda, devrim karşıtlarıdır… Yani bunlar, kısa sürede köklü, kalıcı, büyük değişiklikler yapılmasını istemeyen kişilerdir…

                        Eğer, devrim bu perspektiften ele alınıp değerlendirilirse ki, öyle yapılmalıdır; bu anlam itibariyle o halde, bütün peygamberler, devrimci demektir… Bu itibarla, toplumda kısa sürede,  meydana getirdiği köklü, büyük ve kalıcı değişiklikler ve o üstün  ahlakı sebebiyle, Hazreti Muhammed en  büyük bir devrimci, yüce bir İslam  peygamberidir.

                             Bu yazı   daha devrimin bu evrenselliğinde ve böylesi bir gerçekten  (realite) bile habersiz, fakat, kendisini bir  politik lider (!) ya da,bir  fikir adamı (!) ideolog (!) ya da teorisyen (!) sanan, tüm sağcı veya solcu  kişilere ithaf olunur!

 

                                                     ÜNLÜ VARSAKLAR:

                                                         KARACAOĞLAN                         

                            Doğumu hakkında kesin bilgi yoktur. Ölümü 1585 veya daha sonraki bir tarih kabul ediliyor. Doğum yeri Tarsusun VARSAK köyüdür. Varsakların hilkatten gelen tabii  bir karakter ve ilgisi ile, tabiat ve  aşk temaları üzerine şiirler yazan KARACAOĞLAN,TÜRK HALK EDEBİATININ, bu alanda en büyük şairidir.Bu itibarla, KARACAOĞLAN VARSAK AŞİRETİNİN büyük  iftihar duyacağı, gurur abidelerinden biri. VARSAKLARIN özel bir ezgi ve terennümle söyledikleri, kahramanlık, kabadayılık, yiğitlik  ifade eden, VARSAĞI şiir çeşidinin en güzel örneklerini bu büyük halk şairinde buluruz. İşte bu şiirlerden dört dörtlük:

                                                            Sayfa:11. 

Kozan dağından neslimiz.                                    

Arı Türkmendir aslımız

Varsaktır durak yerimiz.

 

ZEHİRDİR, KÖTÜNÜN EKMEĞİ YENMEZ

Mert olan erkeğin ışığı sönmez.                                                      

 

                                                                

Acep şu dünyada ne kadar mal,                                             

Düşüme mevlaya, Allaha yalvar!

Bir altın saatle bir çuha şalvar

Bir dahi kefirden şal ister gönül!

 

  Karacaoğlan  derki cenge doyulmaz.

  Can tatlıdır, tatlı cana kıyılmaz.

  Ordusu yıldızdan çoktur sayılmaz.                                        

  Sultan Murat kalkmış geliyor.

                           Biz Varsak Türklerini, gururlandırıp, mutlu eden,  olağanüstü bir duygu ile , o sevgi, aşk,  gurbet,  dostluk ve yiğitlik duygularının dile geldiği şiirlerin sahibi ey büyük Varsak şairi mekanın cennet olsun!                              

                                           xxx               

                          Pr. Dr. Necmettin Erbakan.

                           Ünlü  Türk siyaset ve bilim adamı. Eski başbakan. 1926 Yılında Sinop da, doğmuştur. İstanbul Teknik Üniversitesinde birinci sınıfı okumadan, olağan üstü  yeteneği ile, Türkiye de, ikinci sınıfa geçen tek örnek. Bu tek örnek bile, Varsak Türklerinin bilim ve teknoloji alanında ki, olağan üstü irsi kabiliyetini kanıtlar sanırım.

                             Pr. Dr.Necmettin Erbakan, VARSAK AŞİRETİNİN Kozanoğulları  koluna mensup olup, milletlerarası değerde ünlü bir bilim adamıdır. Kozanoğulları Adana bölgesinde hüküm süren, Konya ve Kayseriye fakir öğrencileri tahsil  için gönderen,  asla mal istif etmeyen bu ünlü mert, cesur, VARSAK derebeyi hakkında gelecek sayılarımızda, daha geniş bilgi vereceğiz.

                             Pr.Dr. Necmettin Erbakan, Alman LEOPAR tanklarının geliştirilmesine yaptığı katkı ve 60 lı yılları başında ürettiği ilk Türk otomobili ve Varsak irade ve kararlığını  göstermesi yönünden, Demirel tarafından adaylığı veto edilince sıfırdan parti kurup iktidara taşıyarak başbakan olması; tipik bir  Varsak irade ve kararlığının ne olduğunu göstermesi  yönüyle de,  Varsak Türkleri için ayrı bir örnek ve övünç kaynağıdır.

                           Mekanı cennet olsun!

                           

                                                                 

                                        KADI BURHANETTİN AHMET.

                            1345 Yılında, Kayseri de doğdu.1398 Yılında alçakça öldürülen,Türk tarihinde memuriyetten hükümdarlığa yükselen, tek bir örnek olan bu yüce insan, ne yazık ki, Türk milletince henüz  yeterince tanınmıyor!

                           Türk milletince  keşfedilmeyi bekleyen bu büyük alim, şair, devlet adamı ve komutan, tabii ki, Varsakların mensup olduğu SALUR BOYUNA mensup. Türk milletinin kendisi ile  gurur duyacağı üstün bir insandır.  Daima kelle koltukta savaşan bir komutan, adil  bir hükümdar,   şair ve bir bilim adamı bu üstün insan ne yazık ki, Sivasta derme çatma bir kabirde yatarken, ancak bu derme çatma kabir   ancak 1967 yılında, sağ olsun devrin Sivas Valisi….. tarafın dan  mütevazi bir anıt mezar haline getirilmiştir. 

                         Sivas halkı tarafından saygı ve sevgi ile ziyaret edilen,Türk tarihinde  kabiliyet ve cesareti ile memuriyetten hükümdarlığa yükselen, tek örnek olan ve genç yaşında katledilen bu talihsiz, alim, şair hükümdar, üç dilde şiir yazması,  kelle koltukta en ön saflarda savaşan bir mütefekkir komutan olması yönüyle de, bizler için her zaman bir onur ve övünç kaynağı olacaktır!

                    

                                                                 Sayfa:12.

                    Ne yazık ki,memuriyetten hükümdarlığa yükselen, Türk tarihinde tek örnek olan bu  mütefekkir, alim komutan, hükümdar, Türk milletince yeterince tanınıp, bilinmiyor!                  

                    Salur boyundan olup,Varsak aşiretine mensup bu üstün insan, Türk milletinden hatırlanmayı ve keşfedilmeyi bekliyor!

                     Mekanın cennet olsun!                

                                                        xxx

                                                   İSMET ATLI.        

                        Efsanevi acı kuvvet  İsmet Atlı, 1931 yılında Adananın Kozan ilçesine bağlı, Çukurören köyünde doğdu. Ve 4 nisan 2014 yılında Adana da, vefat etti. Babası Varsak aşiretine mensup, spora düşkün ve bir yarış atı yetiştirici idi. İsmet Atlı daha ilkokulda iken Halk edebiyatı ve güreşle ilgilenmeye başladı. I951 yılında ilk olarak mindere çıktı. Daha ilk yılında milli takıma seçildi. Aynı yıl İskenderiye de ki, Akdeniz oyunlarında ilk defa milli formayı giydi ve 79 kiloda şampiyon olarak, bayrağımızı göndere çektirdi ve milli marşımızı çaldırdı.

                    1952 Yılında efsanevi güreşçi Yaşar Doğunun talebiyle askerliği Ankara muhafız alayına alındı. I960 Yılında Roma olimpiyatlarında 87 serbest sitilde olimpiyat şampiyonu oldu. Kendine has güreş teknikleri olan İsmet atlı aynı zamanda şair ve yazardır. Tercüman ve Türkiye gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Dünya güreşine oyun getiren ustalar ve yazılar ve şiirlerle Türk güreşi adlı iki kitabı vardır.

                       Yazar, şair, avcı, dünya ve olimpiyat şampiyonu bu üstün insan Roma olimpiyatlarında dünyaca meşhur, yenilmezliğine inanılan, efsanevi güreşçi  İranlı Tahtiyi  yenerek olimpiyat şampiyonu olurken, bu yenilgi üzerine İran da, üç gün milli yas tutturmuştur!

                     Türk bayrağını defalarca göndere çektiren ve defalarca milli marşımızı çaldıran bu efsanevi VARSAK TÜRKÜ GÜREŞÇİYE, ne yazık ki, Kozan hastanesinde yara, bere içinde hayatta kalma mücadelesi verirken, 2014 yılında iktidarda bulunan, hükümet ve spor bakanlığı tarafından zerre  bir ilgi ve yardım gösterilmemiştir! Bu  suç ve ihanet Türk milletince  hiçbir zaman unutulmayacaktır!

                      Salur boyunun hilkatten kaynaklanan  olağan üstü kabiliyeti, bu boya mensup VARSAK AŞİRETİNE geçtiği hususu göz önüne alındığında, bu efsanevi güreşçinin, sporculuğu yanında, o yüksek duygu dolu yazdığı şiir ve kitaplara şaşmamak gerekir ki, bu güzel duygularla dolu bir şiirini aşağıya alıyoruz.

                        İsmetin gönlünün yarı

                        Terk mi edem bu diyarı?

                        Gözleri değer dünyaları

                        Bir gülüşün yüze karşı.

               

                        Bağrından mı çıktın Toros dağının

                        Dağlı yiğitlerden birisin belli.

                        Adımların çevik, serin kanlısın

                        Kara İsalının erisin belli.

                        

                       Türkülerde süsledinmi söğütü

                       Dede korkuttanmı aldın öğüdü

                       Bre atılganım Türkmen yiğidi.

                       Dosta dost,  düşmana şerisin belli.

 

                       Beş kıtada al sancağı taşıdım.

                       Türkü sevmeyenin alnını kaşıdım.

                       Sevenlere Kevser ekmek aş idim.

                                                   

                        Herkese iyilik yapan, yalandan nefret eden haksızlıga da asla tahammül etmeyen,

ey üstün Varsak şairi, yazar, dünya ve olimpiyat şampiyonu erdemli insan!  Ruhun şad, mekanın  cennet olsun! 

                                                          xxx

                                                  

                                                       Sayfa:13.

                                                 BARIŞ MANÇO                         

                        1943 Yılın da İstanbul da doğdu.1957 Yılında amatör olarak şarkı söylemeye başladı.Türk milletinin sanat, kültür ve hayatını dünyaya tanıtan, bu VARSAK filozof, sanatkar, 7 den 77 ye TRT.  proğramı ile, Türk Milletinin gönlünde taht kurmuştur. Devlet sanatçısı ve Türk kültür elçisi olan bu eşsiz sanatçı sözlerini kendi  yazdığı, Sarı çizmeli Mehmet  ağa  VE ARKADAŞIM EŞŞEK şarkısı ile, olağan üstü, çok üstün duygu sahibi,  ahlakçı bir  HALK FİLOZOFU OLDUĞUNU, tüm dünyaya tescil   ettirmiştir ki,   Japonya da yarattığı  tarifsiz sevgi seli de,  bunu teyit eder sanırım.

                      Ya ne demeli sözlerini kendi yazdığı arkadaşım eşek adlı şarkısına. Ancak olağan üstü bir ilham,  duygu ve coşku ile  yazılan, bu şarkıdan daha güzel, daha samimi bir hayvan, doğa,  sevgi ve dostluğu, daha nasıl güzel  bir tarz ve tasvirle anlatılabilir. Sırf bu iki şarkısı bile, onu ölümsüz sanatçılar arasına katmaya  fazlasıyla yeterde artar! Nur içinde yatmanı dilerim ey büyük VARSAK sanatçı!

                     Dünya da,var mıdır   böyle ikinci bir İNSAN? İNSAN? Teklifim şudur ki, ( SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA VE ARKADAŞIM EŞŞEK ŞİİRLERİ ), AHLAH KİTAPLARINDA UZUN, UZUN, TAHLİL VE YORUMLAR YAPILARAK; ders olarak okutulmalıdır. Baştan aşağı hikmet ve erdem dolu bu şiirler, bu şarkılar…Bir ders olarak okutulmalıdır!

                     Bir sanat tarihçisinin de dediği gibi  hikmet dolu sözleri yazabilmek için, bir insanın genetik, soydan gelen bir üstün yeteneğe sahip olması gerekir ki, bu üstün soy, VARSAK VE VARSAKLARIN mensup olduğu, OĞUZ BOYLARI içinde, büyük hükümdarlar ve en çok alim, mütefekkir  ve şairlerin yetiştiği, büyük oğuz boyu SALUR BOYU ve VARSAK AŞİRETİNDEN  başka şey değildir.  

                    Barış Manço dan bir dörtlük:

                    Ey Varsak Türkü, üstün insan ruhun şad, mekanın cennet olsun.

                                                                   XXX

                                                            DELİ DUMRUL

                   Dede Korkutun eşsiz   destanın da anlatılan,  misilsiz bir cesaret  ve cüret sahibi, Deli Dumrul  hikayesi bir Varsak karakterinin hikaye edilmesinden başka bir şey değildir. Bu  itibarla,  Deli Dumrul hikayesini okur, incelerken, Dede Korkutun , SALUR BOYU ve VARSAK AŞİRETİNİN karakter, cesaret, yiğitlik ve mertliğini destanlaştırmaktan başka bir şey yapmadığını, görmekteyiz.

                  VARSAKLAR hakkında bilgi edinmek için, nasıl ki, Barış Mançonun, şiirlerinin, şarkılarının okunup incelenmesi kafi gelirse;, yine VARSAKLARIN  CESARET, YİĞİTLİK VE KABADAYILIĞI HAKKINDA BİLGİ EDİNMEK İSTENİYORSA, sadece bilge insan,  Dede Korkutun Deli Dumrul destanını okumak ve incelemek kafi gelecektir!          

                  İşte VARSAKLARIN  Kadı Burhanettin Ahmet ve Pr.Dr. Necmettin Erbakanda tecelli eden, politik ve bilimsel üstün zeka, işte KARACOĞLAN da tezahür eden aşk, sevgi ve sanatsal  deha ve İsmet Atlıda tecelli eden sportif kabiliyet ve acı kuvvet.       

                        İşte VARSAK TÜRK AŞİRETİ, böyle üstün insanların, büyük kabiliyet ve büyük dehaların, Konya da halka zulmedip, halkı soyan Fatih Sultan Mehmedin vezirazamı, Türk Düşmanı Rum Mehmet Paşayı Silifke yolunda perişan edip, soyulan malları geri alıp tekrar halka dağıtan, VARSAK  AŞİRET BEYİ, OĞUZ BEY ve Kemah kalesinde, etrafını saran, Osmanlı imparatorluüunun  gücünün zirvesinde olduğu bir devrede, padişah Yavuz sultan Selimin ordusuna teslim olmayarak, üç yüz VARSAK YİĞİDİ ile çarpışarak ölen, VARSAK BEYİ  MUHAMMED gibi olağanüstü cesaret sahibi kahramanların  içinden çıktığı ve atide de, daha çok,  mert, cesur, yardımsever, daima zayıf ve haklının yanın da yer alacak,  büyük kabiliyet ve büyük kahramanların çıkacağı, BÜYÜK VARSAK TÜRK AŞİRETİ,  işte üyelerinin mensubu olmakla onur ve gurur duyacağı, böyle   büyük bir TÜRK AŞİRETİDİR.

                                                  XXX

              

                    Varsak ŞAİR GARİP ŞENER, ŞU ŞİİRİNDE VARSAKLARI NE DE, GÜZEL ANLATMIŞ… İŞTE VARSAK AŞİRETİ, BÖYLE GÜZEL, BÖYLE YİĞİT BİR AŞİRET.

                 

                   

                                                        Sayfa:14.

                   Hakkına razıdır, ne ise payı.

                   Hakkı olmayanı almaz VARSAKLAR.

                   Omuz, omuzadır hep emmi, dayı.

                   Ekmek böler, Vatan bölmez VARSAKLAR.

                                                              

                                                                                  Soğuk sulu yüksek yaylada yaşar.

                                                                                  Bazen de, yolları ovaya düşer.         

                                                                                  Nerde düşkün görse, yardıma koşar.

                                                                                  Asla muhannetlik etmez VARSAKLAR.

                                                          

                   Bir hayat sürerler var ile, yoktan…

                   Rızık temin edip, az ile çoktan.

                   Gelen baş tacıdır, Cenabı Hakta.

                   Kimseye bahane bulmaz VARSAK

                                                                    

                   Analar Vatana yiğit doğurur.

                   Ekşi maya ile hamur yoğurur.

                   Aşığı saz ile Türkü çağırır.   

                   Fitne davulunu çalmaz VARSAKLAR!    

                 

                                                                                         Ekmekleri yenir, suyu içilir.

                                                                                         Yüzlerinden hep tebessüm saçılır.

                                                                                         Demir alır denizlere açılır.

                                                                                         Bindiği gemiyi delmez VARSAKLAR.

                                                                                

                  Çoğu cefakardır  çile çekerler

                  Kara saban ile ekin ekerler.

                  Meyve versin diye fide dikerler.

                  Çalışır, avara durmaz VARSAKLAR.

                 

                                                                                     Bugünün işini koymaz yarına.

                                                                                     Nerde bir dost görse, basar bağrına.

                                                                                     Can verir ırz, namus vatan uğruna.

                                                                                     Şehit olur, ama ölmez VARSAKLAR.

                                                                                 

                  Yeşil libasını giyince dağlar                                                                     

                  Akar gözelerden, suları çağlar.

                  Sarı çiğdem, sümbül bezenir bağlar.

                  Gönlümün gülüdür, solmaz VARSAKLAR.

                 

                                                                                     Misafire büyük önem verilir.

                                                                                     Açmısın, tokmusun diye sorulur.

                                                                                     Tokum dese bile sofra kurulur.                                                             

                                                                                     İkramsız misafir salmaz VARSAKLAR.              

 

                 Aman da garip ŞENER aman.

                 Sağ olana gelir harman zamanı             

                 Ayırır buğdaydan sarı samanı.

                 Ekini gög  iken yolmaz VARSAKLAR.

                                                      Ne de güzel yazmış şair GARİP ŞENER. Varsak Türklerinin karakter, huy, mizaç ve kültürünü, yüzlerinden hep tebessüm saçılır, nerde bir dost görse basar bağrına, çoğu cefakardır çile çekerler, meyve versin diye fide dikerler, çalışır avara durmaz Varsaklar diyerek…

                         

                                                    Sayfa:15.     

                   KAYSERİNİN YAHYALI İLÇESİNDEKİ VARSAKLAR.

                    Yahyalının güneyinde bulunan zamantı suyu boyunca yerleşmiş Torosların eteklerinde ki, köylerin  8 tanesi tamamen VARSAKTIR. Bunlara bağlı 4 tane de mezra vardır. Yahyalı merkezde de, bu köylerden göçerek yerleşen VARSAKLARA rastlamaktayız.

                  Bu köyler sırasıyla, Delialiuşağı, Avlağa, Yeşilköy, Balcıçakırı, Çubukharmanı(Horozpınarı) Büyükçakır, Kapuzbaşı ve Ulupınardır. Ayrıca, Büyükçakırabağlı Değirmenocağı, Çubukharmanına bağlı Köykenarı, Çamlıcaya bağlı Çavdaruşağı, ve Yeşilköye bağlı Çağlalık mezraları vardır. Bu Varsak köylerinin tamamı VARSAK olup, Çamlıcanın da bir kısmı VARSAKTIR 1.

                   Zor  şartlar ve imkansızlılar içinde mücadele eden bu köylere devlet mutlaka el atmalı ve bu köylerin sosyal, ekonomik ve kültürel meselelerine çözüm yolları bulunmalıdır. Talep etmiyorlar diye bu köyler, unutulup, kendi hallerine terk edilemez!

                  1.(Anadoluda Varsak Türkmenleri. Pr. Dr. Ahmet Gökbel. Atatürk kültür merkezi.2007.)